Ben 1972-73 yılları arasında Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu'nda er öğretmen olarak okuma- yazma okulunda askerlik yaptım.
2 bölük olduğu olduğu halde namaz kılacak bir yer yoktu. Cami vardı tümende; fakat en az 20 dakika mesafede. Kimse gidemezdi zaten. Biz öğretmen olduğumuz için sınıflarda kılabiliyorduk; ama o askerler nerde bir kuytu bulsa orda kılmak zorunda kalıyordu.
Esmer bir binbaşı vardı. Namaz kılanı görünce deli olurdu. Ama kimseye namaz kılma demez sadece namaz kılanı tekmeler, küfür eder, böyle pis yerde namaz mı kılınır derdi. Pis yer dediği de hergün yıkanıp temizlenen beton zemin ya da hergün tek tek yaprakları dökülen bir akasya ağacının altıydı.
O yıllarda su yetersizdi, her zaman su olmazdı. Birgün soğukta abdest almıştık. Okulun sivil kalorifercisi vardı. Bir arkadaşım daha vardı yanımda, bize "neden soğukta alıyorsunuz, kalorifer dairesine gelin, hem sıcak su var hem de çay içer biraz sohbet ederiz" dedi. Biz de arkadaşımla birlikte birgün kalorifer dairesine gitmeye karar verdik.
Tam aşağı inerken o esmer binbaşı "durun" dedi, "ne arayıyorsunuz burda?" Biz de anlattık ziyarete geldiğimizi. hergün serviste beraber gelip gittiğimiz bir binbaşı bize ne dedi biliyor musunuz: "Siz ajan mısınız? Ne amaçla geldiniz buraya?"
Bizi ordan kovdu. Yakalarımızı tuttu, önlüklerimizin düğmeleri koptu... Halbuki çok iyi biliyordu ki biz namaz kılıyorduk. Namaz kıldığımız için bizi ajanlıkla suçlamak istedi.
İşte milletin Peygamber ocağı dediği ordumuzdaki komutanlardan biri. 38 yıl geçti aradan, acaba ne değişti?
İsimsiz, bize ulaşan eski asker
