Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Köpeğin Pidecisi

85/2 tertip Malatya Altay Kışlası'nda askerlik yapıyorduk. Daha sonra alayımız piyade alayı oldu.

O kadar çok masraf gördüm ki anlatsam inanamazsınız. Ben sosyal tesislerde pideciydim. Bizim tesisin masrafları had safhadaydı. Sırf bir köpeğe özel pide yapıldığını, o pidelerin orduevine özel arabalarla gönderildiğine şahit oldum. İnsan yemek bulamazken zamanın ordu komutanı Ş.S.'ın köpeklerinin faturasının devlete kesilmesi ne acı şey!

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Yüzbaşıma Teşekkür Ediyorum

Ben askerliğimi 1989/3 olarak Kuleli Askeri Lisesi'nde kısa dönem er olarak yaptım.

Askerliğim, Erkut E. adlı yüzbaşının yüksek lisans ödevlerini yapmakla geçti. Adam benim sayemde yükseği bitirecek. Bir de üzerine rütbe alır herhalde. Yani adam benim sayemde binbaşı olacak.

İşte zorunlu askerliğin zorunlu olmasının nedenlerinden biri... E adamlar yoğun tabi, bizim gibi enayilerin işi ne! İşini gücünü bırak, hayatına ara ver, gel bu adamların şahsi uşaklığını yap.
Tabii hakkını yememek lazım, bir şeyler de öğrendik. Mesela önceden gerekli olduğuna az da olsa inandığım zorunlu askerliğin ne kadar gereksiz olduğunu Erkut bana öğretmiş oldu. Erkut'a bunun için teşekkür etmeliyim. Ne dersiniz?

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Benim de İşime Geliyordu

Ben 1996 yılında Erzincan 59. Topçu Er Eğitim Tugayı'nda yaptım. Mesleğim terzi olduğu için 18 ay orada kaldım. O dönemde askerlere yeni yataklar geldi. Bu yüzden eski pamuklu ve yünlü yatakların kalkması gerekti.

Birgün bölük başçavuşumuz beni çağırdı. Bana çok güveniyordu. çok rüşvet alırdı. Gerçi ben de ondan faydalanıyordum. Bazen kayıt kabule gelen zengin çocuklarına "ben sizi nereye isterseniz oraya yollarım" diyordum ve para karşılığı bunu yapıyorduk. Ben de bundan payımı alırdım.

Her neyse, başçavuş bana eski yatakların hepsini açıp balyalara koymamı söyledi. Yanıma da 30 acemi er verdi. Ben başladadım bunları balyalamaya. İki gece sonra arka nizamiye kapısından 3 kamyon gizlice giriş yaptı. Bunları kayıt altına almadık. Yüklemeyi yaptıktan sonra kamyonlar yola çıktı. Ben de sabah erkenden hava değişimine gittim memleketime.

Aslında burada yapılan bir hırsızlıktan ziyade devlet için ne tür bir çalışma yürüttüklerinin bir örneği. Ben neden alet oluyordum?

Kenan Evren'in Torpiliyle Askerlik Yaptım

Adım, Ali. Soyadım: Şenol. Küçük yaşta babasını kaybetmiş Sivaslı yoksul bir ailenin 7 çocuğundan 5'incisi olarak 1978 yılında ekmek parası kazanmak için Almanya’ya gittiğimde 18 yaşındaydım henüz. Almanya’nın Ruhr bölgelerinde yerin 1000 metre altında kömür ocaklarında çalıştım. İşimiz çok ağır idi. Çalışmaya başladıktan bir zaman sonra sol dizim sık sık şişmeye, dayanılmaz ağrılar vermeye başlamıştı. Ağrılar nedeniyle tedaviye gittiğim doktor beni muayene ettikten sonra sağ bacağımın, sol bacağımdan 1,5 cm kısa olduğunu tespit etti ve aynı kalınlıkta bir parçayı sağ ayakkabıma monte ederek yaşama devam edebileceğimi belirtti.
***
1983 yılında Türkiye’ye, Sivas’a döndüm. Askere gidecektim. Ama korkuyordum. Çünkü yaşıtlarım 12 Eylül darbesini gerçekleştirirken ben ekmek parası için yurt dışına gitmiştim ve asker kaçağı (bakaya) durumuna düşmüştüm. Şimdi ise askere gidecektim. “Bana ne ceza verecekler, asker ocağında nasıl davranacaklar?” diye korkuyordum.

6 Ay Evcilik Oynayıp Döndüm

Ben Ankara'da Yenikent'te bir kışlada kısa dönem olarak (diğer uzun dönemlerin ve komutanların tabiriyle poşet olarak) askerlik yaptım. Yeni bitirdim. Benim için askerilik tam bir hayalkırıklığı idi. Ben askeriyemizi, komutanları çok teknik, sistematik çalışan insanlar sanırdım. Bambaşka bir yer bekliyordum. Gerçekten verilen paralara yazık oluyor, dökülen bu kadar emeğe... Size sistemsiz, yapmış olmak için yapılan işleri sıralayayım:

1. Askerlik yaptığım yerde bir de yardım tugayı vardı. Ne iş yaptığını uzun bir süre bir türlü anlamadım, ancak askerliğimin sonlarına doğru anladım. Meğer bu bu alay deprem gibi bir afet olursa yardım sağlayacakmış. Buranın işlevini nasıl anladım biliyor musunuz? Tatbikat yaptılar, o zaman. Kışlanın içinde çadırlar kurdular uyduruktan, birsürü panolar yaptılar, ağaçlar kesip yollara yıktılar. Görmeliydiniz, akıllara zarar! Resmen askercilik oynadılar koca koca komutanlar. Bu arada birçok rütbeli komutan gelip bu evcilik oyununu denetlediler. Tatbikat futbol sahasında yapıldı, en çok ona yandım: Çim saha mahvoldu.

İnanın utandım ve üzüldüm. Bu kadar insan burada ne iş yapar? Bu kadar maaşı bu komedi için mi alıyorlar? Bu bahsettiğim yerde biz askerleri muayene edecek sayıda doktor bile yok; depremzedelere nasıl yardım edilecek bilinmez.

2. Bu kışlada birçok askeri unsur var. Bunlardan biri de anladığım kadarı ile tüm askeriyenin arıza-onarım işlerinin yapıldığı karargah.

Operasyondaki Konfor Askeri

Bingöl/Kiğı'da askerliğimi yaptım. Askere gitmeden önce diyorlardı ki peygamber ocağı. Ben de öyle bir seviniyordum ki askere gideceğime...

Şahit olduğum olay şudur: Birgün bizim alay operasyona çıkıyordu. Alay komutanı da askerlerle birlikte operasyona çıkıyor ve bir askere seyyar klozetini taşıttırıyor. İnanabiliyor musunuz? Dağ başında bir taraftan PKK'lılar askere pusu atarken bizim asker seyyar klozet taşıyordu. İnanın ki insanlığımdan utandım..

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Ordu Millete Çıban Olmamalıdır

Ben askerliğimi Bolu Jandarmada kısa dönem olarak yaptım. okuduğum bir çok yere göre gerçekten rahat bir yerdi, ama neticede askeriye işte...

İsraf denen illeti doyasıya gördüm. yemeklerde büyükçe bir kaşık yemekten fazla verilmez, artanlar çöpe... Bölük komutanının kafası bozuktur, 2000 metre ördek yürüyüşü. Nöbetçi astsubaylar gece boyunca uyur, sorumlusu biz nöbetçi çavuşlar: "Niye uyandırmadın ulan?"Bölük astsubayı sabah içtimasında henüz ayık değildir, askerin anasına-bacısına en galiz küfürleri 100 kişinin önünde vurgulayarak sıralar. Daha neler neler...

Yok yok, bu saltanat böyle sürmez. Milletin bağrından çıkan ordu millete çıban olmamalıdır.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Belene Kampı Gibiydi

2000'li yılların başlarında askerliğimi Antep'deki 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı'nda yaptım.

Bölük komutan yardımcısı bir başçavuşumuz vardı. Sorsanız kimse adını bilmezdi, çünkü kendisine "Piton" adını takmışlardı. Kendisi de bilirdi lakabını ve hoşuna giderdi. Bölükte az kişi dayağından kurtulabilmiştir. Her içtimada ve nöbetinde otoritesini göstermek için birisini bir bahane ile yanına çağırırır ve bayıltıncaya kadar dayak atardı. Herkes de içi burkularak seyretmek zorunda kalırdı. Zaten bölükte dayak yememiş asker parmakla gösterilirdi.

90'lı yıllarından başında [Bulgaristan'dan] Türkiye'ye gelen göçmen kardeşlerimizin aklına o yıllarda çekilen "Belene Kampı" filmi gelmiştir. Bulgaristan'da değil fakat Antep'te biz bu zulmü yaşadık. Genelkurmay basında veya birtakım yerlerde askerlikle ilgili yazılardan dolayı insanlara "askerlikten soğutma" ve benzeri nedenlerden dolayı dava açıyor, haksızlık yapıyor. Asıl yapması gereken bu tür insanları araştırıp bulması ve onlar hakkında dava açması.

Bir Sene Evden Çıkamadım

Ben YAŞ kararıyla 2000 yılında ordudan ihraç edilen bir subayın eşiyim. Başım örtülü. O zaman da örtülüydü. Zaten ne yaşadıysak gerekçesi hep bu “çağdaş olmayan kıyafet”im oldu.

Eşimin daha önceki görev yeri olan Ankara’da sivilde oturuyorduk ve sıkıntı yaşamamıştık ancak Ardahan’a gittiğimiz gibi problemler başladı. Ben bir süre 2,5 saat uzakta annemin yanında kaldım, eşimse Ardahan’da yalnız. Sonra sivilde bir ev tutup taşındık. Ardahan küçük yer, dikkat çekmesin, eşim daha fazla sorun yaşamasın diye ben orada bir sene hapis hayatı yaşadım. Asla dışarıya çıkamadım.

Eşim de ben de çok depresyonlar yaşadık, parmaklarımda uyuşmalar filan başlamıştı. Şimdi diyorum bir sene nasıl dayanmışım evden çıkmamaya diye.

O esnada yıllardır beklediğimiz bir şey oldu ve hamile kaldım. Hastaneye gidemedim, Gidemediğim için de o bebeği kaybettim. Altı aylıktı bebek. Belki tansiyonum vardı, öğrenemedim.

İsimsiz, bize ulaşan subay eşi

Hizmet Ordusu


2008 yılında Ege'de yapmış olduğum askerlik görevimde komutanlar bizi hizmetçileri gibi görürdü.

Hapşırdıkları zaman koşarak peçete götürüyorduk, tuvaletten çıkarlarken havlu tutuyorduk; çaylarını, sularını, her şeylerini biz götürüyorduk. Ayakkabılarını boyamak zorundaydık, kıyafetlerini ütülüyorduk, aklınıza gelen tüm şahsi işlerini yapıyorduk.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Düşünmek Bile İstemiyorum

Ben askerliğimi kısa dönem olarak 2010 yılında Ardahan Damal'da 4. Hudut Bölüğü'nde yaptım.

Bölük astsubayımız bizlere her angarya işi yaptırırdı. Kendileri çarşıya ekmek almak için araçla giderken biz bir buçuk metre karın içinde un taşımak zorunda kalırdık. Bölüğün ununu araçla taşıtmazlardı. İçtimalarda askerlere sürekli hakaret ederdi. RDM [Rehberlik ve Danışma Merkezi] ve kütüphaneyi boyatıp parasını bizden aldı. Sabahları spordan önce kendine 3 poğaça 1 çay aldırırdı, hem de zorla.

Orada lağım çukurlarını bile bizlere temizlettiler.

Geçen günleri düşünmek bile istemiyorum artık. Bunları yaşayanlar anlar. Allah orada askerlik yapacaklara yardım etsin, ne diyeyim...

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Ecnebilerle İletişim Kurulmasın

315. kısa dönem yaptığım askerlik görevinde birliğimizde kurulma çalışmaları süren radar için yurtdışından gelen Fransız ve Hollandalı mühendislerin yanına doğrudürüst okuma yazma bilmeyen iki tane er görevlendirildi. Ben ve diğer kısa dönem arkadaşım yurt dışında master yapmış olmamıza ve mühendis olmamıza rağmen bizans köleleri gibi el arabalarıyla taş kaya taşıdık. Subay ve astsubayların İngilizceleri tarzanı bile kıskandıracak kadar kötü olduğu için mühendisler hiçbir iş yapmadan gidiyorlardı.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Gelirsem Veririm Eline

Ceylanpınar'da santralciyim.

Urfa Tugay'dan bir albay arıyor, bölük komutanı ya da bölük astsubayı ile görüşmek istiyor. Her odayı çaldırıyorum, ortada yoklar. Albaya her geri dönüşümde ise telefondan bana bağırıp çağırıyor. En son tüm masumiyetimle "elimden geleni yapıyorum komutanım" dedim. Cevap olarak: "gelirsem oraya veririm eline senin" tehdidi ile karşılaştım.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı