Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Sünnet Muayenesi

Yer İzmir Yenifoça, yıl 1998.

Henüz 3-5 günlük askeriz. Askerlere dağıtılan beyaz içlikleri giymiş yatmak için hazırlanıyoruz. Bir asteğmen nezaretindeki nöbetçi çavuş ve kadro erler acemi erleri koğuşun ortasına beşerli safta topladılar. Sebep ise sünnet kontrolü. Benim önümde üç sıra vardı. İki çavuş sırası gelen askerlere külotlarını indirtip kontrol yaptılar. Sünnetsiz asker arıyorlar. Oysa ki bu işlem askerlik muayenesi sırasında yapılmış olmalıydı.

Sıra benden geçti. Benden sonraki ikinci askerin gayri ihtiyari erkekliği uyanmış. Kontrolü yapan İstanbul Fatih'te oturduğunu hatırladığım çavuşun "lan sende olandan bizde yok mu" deyip savurduğu yumruk, askerin kendini geri çekmesi sonucu bir sonraki askerin çenesinde patladı. Asker (Mustafa Balyemez-Şanlıurfa) boş bulunduğu için çenesi çıktı. Askerin konuşamadığını farkedince çenesine ufak ufak vurarak yerine oturtmaya çalıştılar. Olmadı, revire gönderdiler. Sonrası İzmir Hatay Hastanesine git gel. O asker benimle beraber Kırkağaç'a dağıtım oldu. 17.bölüktü sanırım, çay ocağına vermişlerdi. Oradan da Mardin'e sürgüne gönderdiler.

Kısacası o arkadaş sapasağlam geldiği devlet evinden çenesi kayık olarak gönderildi. Sağ-salim babaocağına döndü mü bilmiyorum. En azından nefes alarak...

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı