Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

İç Çamaşırlarımızı Kirleterek Giyerdik

1979-1980 yıllarında acemi birliğimi Sivas'in içinde Çavuş Talimgah Bölüğü'nde yaptım. Bu talimgah, usta askerlerin acemi askerleri koyun gibi güdüp istedikleri zaman dayak atabildikleri bir yerdi. Alay içtima alanına çamur olmasın diye dökülmüş kömür tozlarını eğitim yaparken yuttuğunuz, güneş çıkınca yutulan kömürün içinizi kavurduğu bir yerdi. Burada sebepsiz yere yediğimiz dayakları anlatmaya gerek yok.

Sonra usta birliği olan Çakmaktepe diye bir yere gittik. Ruslardan kalma eski ahırlardan bozma koğuşlar... Bize göre sürgün yeri. Her yer bit kaynıyordu. Bitlerle birbirimizi kovalıyorduk. Orada bitlerin adı "kariyer" idi. Kariyer de aslında zırhlı ve üzerinde uçaksavarı olan paletli bir araç. Bitler temiz iç çamaşırına gelirlerdi. Kirli çamaşıra gelmezlerdi. Bu yüzden iç çamaşırlarımızı kirleterek giyerdik.

Hapiste yatmış, askerliğini tamamlamamış olan kişileri eğitirdik. Eğitirken başımıza gelmeyen kalmazdı. Askere alınan mahkum "ben on yıl hapiste yatmış adamım, bir on sene de senin için yatarım" deyip kasatura ile üzerimize yürürdü. Tabur komutanı sabah ve akşam içtimasına gelir, ana avrat küfürler savurur giderdi. Kendine jilet atanlar, sonra bir kenara sızanlar... Bölük komutanı kendine jilet atanların yaralarına tuz basıp basbas bağırtırdı.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı