Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Kanunsuz Emre Uymadım

1987-1988 arası Ordu-Perşembe Nato Radarı'nda uzun dönem askerlik yaptım.

Acemi birliğim Kütahya idi. Sonra İzmir Gaziemir'e kursa yolladılar. Muhabereciydim, mors alfabesi kursunu birincilikle bitirdim. 87 yılının Şubat ayında Ordu Perşembe Nato Radarı'na gönderildim. Yüksekokul terk ve iyi bir kitap okuru olmam neticesinde Perşembe Nato Radarı'nda Haber Merkezi'ne verildim.

Perşembe Nato Radarı henüz yıkılmamış SSCB'nin hava faaliyetlerini izliyor ve Nato'nun merkezinin olduğu Brüksel'e bilgi gönderiyorduk. Haber Merkezi'nde kısa sürede 10 parmak seri bir şekilde teleks yazmayı öğrenmiş, ara sıra mors haberleşmesi ile saat başı 'Çevrim'e çıkıyor, klasik mesajlar yazıyordum. Bu arada son derece kibar astsubaylarımızla gerçekten iyi ilişkiler kurmuştuk. Yaklaşık 1 yıl boyunca benim becerilerim sayesinde astsubaylarımız da çok rahat etmişti.

Bulmaca hastası idim, ödüllü bulmacaları çözüyor ve her hafta değişik gazetelere yolluyordum. Bu ünüm birlikte duyulmuştu. Subaylar ve eşleri tarafından da sürekli aranır durumdaydım. Gecenin 12'sinde gelen telefonlarla o haftaki bir gazetenin bulmacasının 'soldan sağa 3, yukardan aşağıya 5'i' soruluyor; ben de yanıt veriyordum. Popülerliğim çok yüksekti. Görevim gereği de nöbet tutmuyor ve doyumsuz Perşembe manzarasını rahatlıkla seyredip ormanlık alanda, birlik içinde özgürce dolaşabiliyordum.

Perşembe'de radarın olduğu yere çok fazla kar yağardı, fakat ertesi gün havanın neminden dolayı hemen erirdi. Yine karlı bir akşam gazinodan çıkıp haber merkezine bir iş için giderken Hava Kontrolör subayı Üsteğmen 'Hey Soldier!" (Hey Asker) diye bağırarak beni durdurdu. Selam verdim ve "buyrun komutanım!" dedim. "Esas duruşumu bozmamamı" istedi. Ben de tekrar esas duruşa geçtim. Bu arada yerden eğilip kartopu atmaya başladı bana. Ben "Komutanım ne yapıyorsunuz!" dedim. "Esas duruşunu bozma lan!" lafını yedim. Kartoplarının arkası kesilmiyordu. Üsteğmene "Askerlikle bağdaşmayan emir veremezsiniz bana, sizi şikayet edeceğim!" diyerek yürümeye başladım. Yine kartopuları fırlatarak üstüme koştu, "Sana esas duruşunu bozma dedim lan!" diye yakamdan tutarak sarsmaya başladı. "Ben askerliğe siz bana kar topu fırlatasınız diye gelmedim, kanunsuz emire uymuyorum" diyerek yoluma devam ettim.

Üsteğmenin arkamdan söylediği lafları duyuyordum: "Bilgiçliğin g.tünü kaldırmış senin, görüşeceğiz seninle!" Hayatımda tanıdığım en kibar insanlardan biri olan yine o dönemler Hava Kontrol Subayı Selçuk Yüzbaşı'ya konuyu açtım. Hemen üsteğmeni çağırdı ve "sen nasıl böyle davranırsın bu askerlere, hele hele böylesi bilgili bir askere' diyerek fırçasını çekti. O günden sonra neredeyse tam bir dokunulmazlık kazanmıştım. Kanunsuz emirlere uymamak diye bir şey de var...Bilinsin istedim.

Tamer, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı