Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Eğirdir Halkını Fişlerdik

1955 doğumluyum. Son askerlik yoklamasında şubemdeki yetkili subaya komando olarak askerliğimi yapmak istediğimi söyledim. Beni vazgeçirmek istedi; ama ben ısrarla komando olarak askerlik yapmak istediğimden dileğim gerçekleşti.

1975 Temmuzunda Eğirdir Dağ Komando Okulu'na gittik. Heyecandan tüylerim diken diken oluyordu. Hem peygamber ocağında olmak hem komando olmak herkese nasip olmazdı. Rahmetli anam yavrum ben seni bugünler için doğurdum diye gönderdi beni.

Eğitimin ilk gününden sonra duyduğumuz küfürlerden iğrendim. Ana avrat akla hayale gelmedik küfürler. Askere moral günleri düzenliyorlardı. Moral günlerinde kadınlar tüm asker ve rütbelilerin önünde soyunuyor, arkasından Türk bayrağını çıkarıp gösteriyordu. Daha sonra düzenlenen moral günlerinden birine gitmedim.

Acemiydik. Bana ve benim gibi olanlara taş çektirdiler. Bir kere daha tiksindim. Sonra yazıcı olarak 16 ay karargahta kaldım. Eğirdir'de çok teftiş olurdu. Teftiş gelmeden önce askerlerin ne kadar el bombası attığı, tahrip kalıbı kullandığına dair, kısacısı o zamanki silah ve mühimmatı eğitimlerde kullandığına dair kartlara bilgi işlememiz gerekirdi. O dönemde Eğirdir Gölü kenarına orduevi veya askeri personele inşaat yapılacaktı. Her hafta Konya'ya tahrip kalıbı talebi ile ilgili yazı yazardık. Tahminen futbol sahası büyüklüğündeki bir yerin kayaları tahrip edilerek inşaat alanı düzleştirildi. İşte askere eğitim için istenen mühimmat böyle kullanıldı.

Bir keresinde yanlış hatırlamıyorsan Bekir isminde bir albay (okul komutan vekili), hafta sonunda bütün askeri toplayıp ana avrat hakaret ve küfür etti. Bir astsubay sinirinden bayıldı. En sevdiği şey askeri çağırıp "kıçına göre bir sopa bul, memleketine dön" demek ve ardından bütün gücüyle vurmaktı. Bana bu olmadı; ama gördüm.

Teftiş zamanı cemselerin(askeri araç) benzinle yıkandığına şahit oldum. Ankaraya gönderdiğimiz raporlarda Eğirdir'deki halkın fişlendiğine şahit oldum. "Barla'dan falan kişi Kuran okur, dini faaliyetlerde bulunur, Atatürk aleyhine konuşmaz. Eğirdir'den halıcı falan kişi Kuran okur, dini faaliyetlerde bulunur, Atatürk aleyhine konuşur" gibi saçmasapan raporlar.

Asker o zaman da rütbelilerin köpeği gibiydi. Ev eşyası taşımak, badana-boya yapmak olağan şeylerdi. Askere değer veren subayların hakkını yememek lazım. O zamanki rütbesi yüzbaşı olan Güven Uysal hayattadır, inşallah ellerinden öpüyorum. Albay Raci Tetik, rahmetli olduğunu öğrendim. Yattığı yer nur olsun.

Bu yazımı okuyan gençlere tavsiyem. Devletin bir toplu iğnesine zarar getirmeyin. Peygamber ocağına gidenler oranın hakkını versin. Biz evlatlarımızı oraya vatana hizmet etsin diye gönderiyoruz. Üç-beş subaya özel hizmet etsin diye değil.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı