Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Mamak'ta Değişen Bir Şey Yok

Ankara-Mamak Eşref Akıncı Kışlası'nda kısa dönem askerlik yaptığım dönemde gördüğüm israf ve mantıksızlar beni çileden çıkardı.

Tıkanmış logarın içine eri sokup tıkanan bölgeyi sopayla açtıran komutanlar gördüm. Erin üstünde sanmayın ki özel bir elbise ya da çizme var. Hayır, tabi ki yok! O elbiselerle eri logara sokan komutan sanki iyilik yapıyormuş gibi iş bittikten sonra "git üstünü yıka" diyor, utanmadan.

Haftasonu bir cumartesi günü, bir bölük askerin yolun sol tarafındaki tuğlaları yolun sağ tarafına istiflerken, pazar günü aynı tuğlaların yolun sol tarafına istiflenmeleri ne kadar mantıklı? Her şey vatan için.

Mamak Eşref Akıncı Kışlası'nı bilen bilir, meşhur Mamak Cezaevi'nin olduğu kışla... Cezaevi işkenceleri öyle hal almıştı ki, komutan emri ile işkence yapan asker gardiyanların diskodaki asker mahkumlar tarafından çarşı izninde öldürüldüğünü duyunca nasıl bir yere düştüğümü anlamalıydım.

Kışlanın içinde yapılan suni havuz ve piknik alanının yapımında kaç asker yaralanmış, kaç kişi hastalanmış, kaç kişi o koca kütüklerin altında kalmış, kaç ağaç boş yere kesilmiş, o kesilen ağaçların kaçı askeriyenin içinde yakılarak imha edilmiş, bir soruşturun. Yüce komutanımız o mesire yerine gelecek diye sevdiği Akçaabat köfteden kaç tane pişirilmiş ve kaç tanesi yenmiş ve yenmeyen köfteler ne yapılmış?

Avukat olmam sebebiyle bu kadar sıkıntı çekeceğimi hiç düşünmemiştim. İnanın komutanlar bir avukata iş yaptırmak veya bir avukatın önlerinde el pençe durmasından o kadar zevk alıyorlardı ki... Avukat, mühendis fark etmiyor aslında. Niye nefret ediyorlar anlamadım. Başka bir bölüğün komutanı yüzbaşı idi o zaman. Beni durup dururken yanına çağırıp "avukat gözüme batıyorsun dikkat et, şimdi si... git" demesini hala anlamlandırmaya çalışıyorum.

Neyse, daha çok çalışırım.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı