Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Annem Ne Saf, Ne Masummuş

Askerliğimi 2002 - 2003 yılında Zonguldak /Devrek'te yaptım. Askerliğim esnasında yaşadığım bir sürü ilginç olaydan bir tanesini paylaşmak istiyorum.

Usta birliğinin ilk aylarında kardeşimden bir mektup gelmiş. Kardeşim mektubun başına besmele, içine de birkaç hadis yazmış. Mektubun içeriğini özetlemeye kalksam emin olun askerliği öven, komutanlara ve ulül emre itaati emreden hadislerden oluşan bu mektuptan olumsuz bir anlam çıkarabilmek için epeyce uğraşmak gerektiğini düşünürsünüz. Ama benim sevgili yüzbaşım (!) sadece mektubun başındaki besmeleyi görüp: "Sizin gibi irticacıları burayı bıraksak medrese yaparsınız. Seni askeri mahkemeye vereceğim, bu mektubu da delil olarak dosyaların arasına koyuyorum. Siz vatan hainisiniz" diyerek mektubu önce suratıma attı, sonra dosyaladı.

Zavallı annemse benim vatan görevini yerine getirdiğimi düşünerek geceleri rahat uyuyordu. Telefonda "oğlum komutanlarına itaat et, bu vatan görevidir, dolayısı ile dinimizin de emrettiği kutsal bir görevdir, aman ha güzelce askerliğini yap, sağ salim evine dön" diyordu. Annem ne saf, ne masummuş!

Kardeşimin yazdığı bir mektup yüzünden bir süre hayat bana zindan oldu. Bu durumdan önce evimi haberdar etmedim. Sonra haberdar ettiğimde onları da bir korku saldı. Kardeşim yazdığı mektubun verdiği pişmanlıktan acı çekerken babam ve annemse "inşallah yavrumun başına bir şey gelmez" diye uykusuz geceler geçirdiler.

Ben askere bunun için gitmiştim sanki.

Soyadımın biraz komik olmasından dolayı aynı komutan sürekli herkesin içinde bana "sen top musun, yuvarlak mısın" şeklinde hitap ederdi. Çok kutsal görevler bunlar.

İnanın bana askerlik süresince yaşadığım bu onlarca olay yüzünden komutanlarımı sevmedim, sevemedim. Askere giderken farklı bir aşkla gitmiştim. Böyle bir yerden kurtulmaktan ve bir besmeleyi düşman olarak görüp bana dava açacak bir komutanım olmasından dolayı dönerken binlerce kez şükrettim.

Hadi bir tane daha anlatayım: Gece 2 -4 nöbeti tutuyorum. Karanlık, insan korkuyor. Hem korkumu hafifletmek ve zaman geçirmek hem de güzel bir şey yapmak için hafif sesli kuran okumaya başladım. Biraz da gözlerim nemlenmiş. O arada arkamdan gelen nöbetçi amir bana öyle hakaretler etti ki... İnsan olduğumdan utandım. "Senin o gözyaşların timsah gözyaşları" dedi bana.

Sanırım daha fazla anlatmaya gerek yok.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı