Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Utanmıyor musun Bu Karıyı Yanında Taşımaya?

1995-1996 Erzincan 3.Ordu'da uzun dönem çavuş olarak askerliğimi tamamladım.

Üsteğmenimiz namaz kılan ve eşinin kapalı olduğunu bildiğim bir insandı. Başına geleni olaydan bir gün sonra sabah vizite doktorunun odasında öğrendim. Şöyle ki:

Bir gece önce mevki ismini şimdi hatırlayamadığım, Erzincan'ı kuş bakışı gören yüksek bir yerde bulunan askeri gazinoya eşi ve iki çocuğuyla akşam yemeğine giderler. Karşıdaki masa U şeklindedir ve eşleri ile birlikte daha yüksek rütbedeki subaylar oturmaktadır. Subayların çoğunluğu albaydır. Söz konusu üsteğmen eşi ve çocukları ile birlikte siparişini beklerlerken U şeklindeki protokol masasında oturan albaylardan birinin eşi, üsteğmenin başı kapalı eşine dönerek ve onu göstererek "Memleket bunlar yüzünden bu hale gelmedi mi? Ne işleri var bu gericilerin burada? Atın şunları dışarı!" şeklinde yüksek sesle hakaret ediyor. Diğer zevat da istisnasız bu görüşe katılıyor ve homurtu şeklindeki ses daha da yükseliyor.

Albaylar ayağa kalkarak daha da ileri gidiyorlar. İçlerinden birisi "Utanmıyor musun bu karıyı yanında taşımaya? Koskoca devletin subayısın." diyor. Üsteğmen, çocuklarının ve eşinin korku dolu bakışları arasında ayağa kalkıyor ve cevap verecek oluyor. Ortalık karışıyor. Gazinodaki diğer subayların vasıtasıyla üsteğmen gazinonun lavabo kısmına götürülüyor. Burada darp ediliyor.

Sabah vizitede doktor muayenesi için refakat ettiğim askerlerle birlikte kapı önünde sıra beklerken üsteğmen içeri giriyordu. Bana işaret ederek yanına içeri çağırdı. Ben aynı zamanda birlik yazıcısı idim. Boynu ve sol gözü morarmış, yüzünün boynunun çeşitli yerlerinde çizikler meydana gelmişti. Tabii kendi deyimiyle vücuduna isabet eden yumruklar hariç görünenler bunlardı. Muayeneden sonra yazıhaneye çıktık birlikte. "Komutanlık Makamı'na" diyerek daktilo ile yukarıda yazdıklarımı ayrıntılarıyla tutanağa bağladık.

Üsteğmen,"Göndersek ne olacak çavuş? Kimi kime şikayet ettik?" umutsuzluğuna rağmen bizzat kendisi şikayetini komutanlığa götürmüştü. Benim askerliğim bittiğinde o muhterem insan hala bir sonuç alamamıştı, yediği dayakla kalmıştı. Kulağı çınlasın...

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı