Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Devletin Aradığı Özelliklerdeydim

1986-87 yıllarında asteğmen olarak askerliğimi yaptım.

Boş zamanlarda okurum diye Ankara'da kaldırımda satılan birkaç kitap aldım. Tercüman gazetesinin verdiği kitaplar, öyle siyasi falan değil. Meğer biz eğitimde iken dolaplar aranmış ve bu kitaplar bulunmuş.

Kura zamanı geldi benim de numaram okundu. Ben seviniyorum meslek kurası çekeceğiz diye, ne de olsa 2 yabancı dili iyi konuşan tecrübeli bir otelciyim. Demezler mi siz sakıncalısınız. Başımdan kaynar sular döküldü. Nasıl şoka girdim anlatamam. Ben yörük kökenliyim, ailemizde bir tek sabıkalı bile yok. Cumadan cumaya camiye giden sıradan bir vatandaşım. Siyasi olarak da MHP'ye oy veririm. Yani devletin aradığı her olumlu özelliğe sahibim; ama Tercüman gazetesinin kitabı yüzünden vatan haini oldum.

Kuraları çektik, ben sınırda takım komutanı olarak atandım. Eşkiyalar gibi dağlarda gezdik, inanın şehirde yürümesini bile unuttum; ama pişman değilim. Aldığım maaşı sonuna kadar hakettim. Giderken 98 kiloydum, geldiğimde 70 kiloya düşmüşüm. Alnımın akıyla askerliğimi yaptım. Usta birliğinde bölük komutanım beni çok sevdi, ödül olarak iki dini bayramda da izne gönderdi

Birgün sordum, "komutanım benim suçum neymiş de sakıncalı yaptılar" diye. Eğildi, masasının özel yerinden dosyamı çıkardı, sessizce okudu okudu ve okkalı bir küfür savurdu yazanlar hakkında. "Sen işine bak asteğmenim" dedi.

Sonra aynı devlet bana 3-4 ay sonra 1. derece gizlilik arzeden yere girebileceğime dair kimlik gönderdi, herbiri şimdiki parayla birkaç yüzbin TL eden 4 tane tank verdi, silahların haddi hesabı yok... Ben hainsem niye verdin bunları bana? Yok hain değilsem bana niye vatan haini muamelesi yaparsın?

Subayların, astsubayların askere köpek muamelelerini anlatmama gerek yok sanırım. İçlerinde çok az bir kısmı askeri insan olarak görüyordu. En güzel lafları"gel lan buraya" idi. Lavuk asker, yavşak asker vatan evlatlarının ikinci isimleri olmuştu adeta.

Sonuç olarak ben devletimi ve ordumu seviyorum; ama bazı sorumsuzlar yüzünden devlete küsen binlerce insan var, adeta zorla suni düşman üretiliyor.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı