Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Elimdeki Silahı Bırakıp Firar Ettim

1975/4 tertip olarak Çanakkale Gelibolu'da askerlik yapıyordum.

Batarya astsubayı her kafası bozulduğunda karşısındaki askerin ayaklarının dibine beylik silahı ile ateş ederdi. Genelde ateş etmek için eften püften bahaneler bulurdu. Maksat orada askerin ayak dibine sıkmaktı.

30 Ağustos Zafer Bayramı günüydü. Birkaç gün önceden tören kıyafetlerimiz hazırlanmış, uçaksavar topları temizlenmiş, her şey hazırdı. Gelibolu merkezinde bir sokakta park ettik, geçit töreni için sıramızı beklerken astsubay bizim topta bir leke gördü. Bez istedi benden, ben de bakındım, "yok komutanım" dedim. "Nasıl olmaz neden almıyorsun" deyince ben de nöbetten döndüğümü, törene ancak yetiştiğimi söyledim. Kendisine çok yakın olan, ayda bir izne gidip ona viski getiren askerine kızmadan (asıl sorumlu o asker idi) çarşının ortasında tekme tokat bana saldırdı. Normalde iki kere harcayabileceğim bir adama elimi kaldırmadım. İnsafsızca vurdu, vurdu...

Sonra ben onun gibi onursuzca davranmak istemediğim için kimseye zarar vermeden elimdeki silahı bırakıp firara gittim. Arkadaşlarıma hala dua ederim, beni Gelibolu sokaklarında buldular ve geri götürdüler; yoksa askerliğim yanacaktı.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı