Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Askerlik Yüzünden İşimden Çıkmıştım

2009'da askerliğimi kısa dönem ulaştırma çavuşu olarak İzmir/Gaziemir'de yaptım.

Acemi birliğinin hakkını yememek lazım, güzel geçti. Usta birliğim yine aynı yerde 1. bölükteydi. Görevimiz eğitim çavuşluğuydu ve askerliğimiz boyunca acemi askerlerin bir tek altını bezlemediğimiz kaldı. Eğitim, içtima, yemek, yatma, anlayacağınız her şeylerinden biz sorumluyduk. Ben bundan gocunmadım; eşek gibi çalıştım. Zira orası asker ocağı, kolay olmadığını biliyordum.

Ne var ki herkes askerlik sanatını asker duruşunu çok iyi sergileyemez. 1 aylık bir eğitimle ancak kendiniz yapacak kadar öğrenirsiniz. Orası bambaşka bir dünya. Dili bile farklı. Sağolsun bir teğmenimiz vardı her aklıma geldiğinde kulakları yanıyordur tahminimce. Bize çektirdiklerini yazsam sayfalar yetmez. Dayak yemedim; ama dayaktan da öte bir şeydi yaptıkları. Ne yapsam beğenmez, cins cins bakar, aşağılardı.

Birgün bir eğitim vardı. Ben ve bazı askerler birkaç hatalı hareket yaptık. Bu delirdi, bütün bölüğü topladı, "yat, kalk, sürün"... Beni çıkardı, komutlar verdirtti. Hem bilgi eksikliği hem o anki heyecanla dondum kaldım. Bunun üzerine hakaretler etti, boğazımdan tutup ittirdi. "Bedava yiyorsun, yatıyorsun, ailenden paranı istiyorsun" gibi saçmasapan laflarla bütün bölüğün önünde beni küçük düşürdü.

Halbuki bilmiyordu ki ben askere gelmem sebebiyle işimi kaybettim ve hala tam anlamıyla işim yok. Bütün biriktirdiğim parayı askerde harcadım. 23 yaşında birsürü yetki verilmiş bir teğmendi sadece, bense 28 yaşındaydım. O günü asla unutamıyorum, bir çocuk gibi ortalıkta ağlamıştım. Sağolsun beni böyle hallere düşürdüğü için.

"La çay getir", diyecek kadar büyüğüne saygıyı yitirmiş bir adamdı bu. Tabii ki bir şey isteyebilir, askeriyede yaş değil rütbe önemlidir. Ama "la çay getir" o kişinin karakterini temsil eder. Allah'tan vatan sevgim orduya bağlı değil.

He şunuda belirteyim aldıkları para analarının sütü gibi helaldir. Zira biz dışarda soğukta acemilere eğitim verirken bunlar soba başında yeme içme ve muhabbet faaliyetlerini icra ediyorlardı. Çok zor tabi.

Son olarak, Allah büyüktür, son 3 gün kala bir deli tümgeneral geldi. Geçerken bizim bölüğe uğradı ve nerden estiyse çavuşları çağırdı, bir de o malum teğmeni. Bize yanaşık düzen eğitimi verdi ve dediklerini yapamayan teğmeni itin g.tüne soktu. Bize de kızdı, hatta vurdu bile; ama umurumda olmadı. Keyiften geberdik. Teğmenin aynı benim düştüğüm duruma düştüğü için morali 0 oldu; ama bu bize çektirdiğinin binde biri bile değildi.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı