Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Hırsızlıklara Göz Yumduk

Ben askerliğimi 1998’de Yalova’da yaptım. Denizciydim.

Burada ayrıntılara dalıp da kimseyi boğmak istemem. Askere gitmek için bir yıl öncesinden can atıyordum. Çok hevesliydim. İnşallah 1. devre çıkar hemen giderim, diyordum. Öyle de oldu. Gittim.

Acemi birliğinde haksız yere yenilen dayakları, tokatları, ciğeri beş para etmez, sivilde olsa iki koyunu bile güdemeyecek türde insanların hakaretlerini gördüm. Usta birliğine gidince ise askerde torpil olmaz diyenlere inat, torpilin Allah’ının askeriyede olduğunu gördüm. Babası zengin olanların nasıl bir anda komutan postası, komutan şoförü olduklarına şahit oldum. Bu milletin evlatlarının nasıl sömürüldüğünü, askeriyede nasıl bir ağalık düzeninin işlediğini gördüm. Sırf rütbeli diye bazı adamların hırsızlıklarına göz yumduk.

Üç astsubay vardı. Birisi askerin erzağını, etini satardı kasaba kilo kilo. Bütün ev ihtiyacını evci iznine gönderdiği askerden temin ederdi. Satın aldığı evin tüm boya, sıva, badana, tamirat işlerini bize yaptırdı.

Bir diğeri askeriyenin ne kadar malzemesi aleti edevatı, boyası benzini varsa atar arabasına evine taşırdı. Yatakları, battaniyeleri, hatta nevresimleri bile. Bazen düşünürdük, evde pansiyon mu işletiyor diye.

Üçüncüsü ise kantini olmayan bölükte kantin işletirdi. Dışarıdan malzeme sokturmaz; kolayı, çayı 3 misline kaktırırdı askere. Daha saymakla bitmeyecek bir sürü iğrençlik. Şimdi diyeceksiniz ki başınızda subay yok muydu? Vardı. Hem de koskoca albay vardı. Ama adam hem kördü hem sağır. Evden odasına odasından eve. Bu asker ne yapar, nasıl idare edilir, yönetim nasıl, hiçbir şey umurunda değildi.

Velhasıl, ben 18 ay sadece ve sadece bu adamlara hizmet etmekle vakit geçirdim. Ne milletim ne devletim adına hiç bir şey yapmadım, yapamadım. Kendimi hep bu milletin sırtına kamburmuş gibi hissettim. Bu kadar askere burada ne gerek var, biz ne için buradayız, kime hizmet için buradayız, diye sorup durdum. Şimdi tekrar askere git deseler, ancak doğuya eşkiya ile çatışmaya giderim. Bu millet için bir şeyler yapabilmek uğruna giderim. Astsubaylara emir eri olmak için değil.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı