Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Kimse Beni Savunmuyordu

Askerlikte benim için çok önemli iki olay yaşadım.

Birincisi 1982'de Manisa'da acemi birliğinde koğuşta yatarken bir çavuş geldi, hepimizi kaldırdı. İçimizden birinin bir hatasını bir subay görmüş, çavuşa fırça atmış, çavuş da "sizin yüzünüzden fırça yiyorum" diyerek ana avrat hepimize küfrediyor, bir yandan da sıra dayağına çekiyordu. Kendisine "komutanım döversen döv; ama küfretme" dedim. Yeni evliydim zaten. Kanıma dokunmuştu. Bana dönüp özel küfretmeye başlayınca dayanamadım, bir tokat attım. Yere yıkıldı.

Hemen kalktı gitti kendi devrelerinden 5-6 kişi getirdi. Beni sabaha kadar koğuşun gözü önünde dövdüler. Ellerinin tabanlarıyla vuruyor, her seferinde duvarları öpüyordum. Bir manga asker de seyrediyordu. Hiçbirinin aklına beni savunmak veya komutanlara haber vermek gelmiyordu. Halbuki sadece bana değil onlara da küfretmişti.

Sabahleyin revire gittim, şikayetçi oldum. Astsubay bana ne dedi billyor musunuz? "İstersen şikayet et. Amirine karşı gelmekten askerliğin yanar".

Böylece yuttum.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı