Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Dayak Yemeyen Asker Olmaz

Van'ın bir ilçesi, yıl 2004.

Yağan kar yüzünden hergün öğleye kadar askerler kar kürerler. Küreme biter, operasyon başlar; o biter, nöbet başlar. Asker eksiği yüzünden gece çift nöbet tutulurdu. Donma tehlikesi de cabası. Tüm bu problemlere bir de yeni gelen bölük komutanı eklenmişti. Onun gözünde asker hatadan başka birşey yapmaz! Askerin operasyona çıkacak mecali yok, yaprak toplatır, gereksiz boya-cıva işleriyle yeni meşguliyetler çıkarırdı. Hepsine “tamam” dedik “askerliktir sayılı gün çabuk geçer”.

Tam bir ay kalmıştı eve dönüşe. Dedim ki "dayak yemeden askerliği bitireceğim galiba." Sen misin öyle diyen... O sabah bu psikopat adam tam 20 kadar asker dövdü ve inanın hiç birinin de suçu yoktu. Ben ise bir yaprak öbeği yüzünden kulağıma bir Osmanlı tokadı yedim. Ne tokat ama! Babamdan bile tokat yememişim.

Gece iki saat uyumuş, çift nöbetten çıkmış bir insan düşünün. Sabah kalkacak, 150 metre yürüyüp, 150 kişilik bölükte 3 kabinli tuvalette işini görecek, 3 aynada 150 kişi traş olacaklar, botlarını boyayacak, 300 metre yürüyecek, yemeğe gidecek, sıra bekleyecek, sonra üstünü başını tam tekmil hazırlayıp hizmet binasına gidip çalıştığı daireyi temizleyecek, sonra kendine tahsis edilen mıntıka alanının (250 m2) yaprağını otunu motunu süpürge bile olmadan temizleyecek ve 200 metre ileride saat sabah 7.45'te içtima alanında hazır olacak. Bunların hepsini yapmam zaten bir mucize iken ben bunları neredeyse hergün yapıyorum. O gün zamanım yetmediğinden yaprakları göz önünde olmayan bir yerde bir öbek olarak toplayıp bırakmışım, içtimadan sonra 500 metre ilerideki çöplüğe götüreceğim.

Fakat 45 dakikalık eğitimden sonra operasyon hazırlığı için hizmet binasına çağırılıyorum. Yaklaşık yarım saat sonra ise bu deli bölük komutanı bütün arkadaşları toplamış bu öbeğin mıntıka sahibini soruyor. O yeri bana verirken sordunuz mu? Sonra Bummm! Tam kulağıma, ne tokat ama! Kulak sıvım sarsılmış, yerden kalkarken beremi zor buldum. Sonra esas duruş, askersin malum...

Onca eziyetten sonra askerden kalan tek mutluluk kaynağım, çok sevdiğim dayımın haklı çıkmış olması: "Kopya çekmeyen öğrenci, dayak yemeyen asker olmaz."

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı