Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Üniforma Giyince Hırsızlık Mübah

1981 yılında Foça Jandarma Komando Okulu’nda askerlik yaptım.

Askerliğimiz bitmek üzereydi. Her devre giderken bölüğe bir anı bırakmak isterdi. Bölük komutanımız İ. Hakkı Uysal da anı olarak eğitim alanımızın etrafına duvar örmemiz ve burçlar yaparak kale gibi bir görüntü vermemiz fikrini verdi. Devre arkadaşları ile oturduk konuştuk ne yapabiliriz diye. Duvar yapılabilirdi, gerekli eleman vardı. Bu uğurda 400 kişilik bölüğü kullanabilirdik. Taş, bölgede çoktu. Ama çimento sıkıntısı yaşayacaktık. O kadar çimentoyu bulmamız çok zordu.

Arkadaşlardan biri çarşıdan geldi ve heyecanlar içinde “size müjdem var arkadaşlar” dedi. Biz de nedir bu müjde diye ağzından çıkacak sözleri heyecanla dinledik. “Çarşıdan geliyorum, gördüm ki karayolları Foça girişine bir köprü yapacak, oraya bir kamyon çimento indirmişler” dedi. Hemen oturduk bir plan yaptık. Çimentolar ile bizim alay arasında sanırım iki kilometre bir mesafe vardı. Foça’nın arkalarından ıssızca gidilebilecek yer vardı. Planımız gece bölüğü kaldırıp birerli koldan gizlice tellerden çıkarıp Foça’ya sokmak, o çimentolara kadar birerli koldan götürmek, sonra da sessizce o çimentoları her bir erin sırtına verip alaya ulaştırmaktı.

Gece oldu. Bölüğü kaldırdık. Askerler ne olduğunu bile anlamadılar. Onları birerli koldan çıkardık çimentolara kadar götürdük. Sırtlarına verdik çimentolarını ve yemekhanenin yanındaki odaya koyup gidip yatacaksınız dedik. Fakat hiç hesaba katmadığımız birşey oldu. Çimentolar daha yeni gelmiş, fabrikadan da yeni çıkmış. Acayip sıcaktılar. Askerler torbayı alıyor, bir süre gidiyor, sırtları yanmaya başlayınca haliyle atıyorlardı. 400’e yakın çimento torbası böylece götürüldü. Biz de doğruca gittik yattık.

Sabah arkadaşlarla depoya gidip baktığımızda depoda sadece 40 torba bulduk. Nerede bu torbalar dememize gerek yoktu .Çünkü diğerleri yol üstünde atılınca dökülmüştü. Bir gün sonra ikmal komutanı bölüğe geldi, soruşturma yapıyor ve bizim ağzımızı arıyordu. Bizden çıt çıkmayınca olay kapandı gitti. Çimentoların sahibi dökülen çimento izlerini takip etmiş ve alaya kadar gelmiş ama şikayet etmeye cesaret bile edememiş.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı