Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Kokmuş Çorapların Askeri

Öncelikle böyle bir girişimde bulunup insanların içinden yıllarca atamadığı bazı duyguları yayımlayan ve paylaşılmasına vesile olan site kurucularına teşekkür ediyorum. Ben de hatırlamak istemediğim ama maalesef hiç unutamadıgım 1-2 hadiseyi paylaşmak istedim.

2004’te Van/Özalp’ta askerliğimi tamamladım. Daha ilk günlerdi. Eğitimden sonra bizleri depoların bulundugu alanda öğle paydosu için serbest bıraktılar. Ben de deponun tam karşısında ufak bir çalının altında oturuyordum. Birden bir ses duydum. Biri bana doğru bakıp “heyyy, asker al şunları çöpe at” diye bağırdı ve elindekileri yere bıraktı. Hemen koştum. Aldığım şeyler kıdemli uzman çavuşun kokmuş pis çoraplarıydı. Uzman çavuş öğle arasında deponun önündeki bir sandalyeye oturmuş, bacak bacak üstüne atmış çoraplarını değiştiriyormuş.

Çorapları elime aldığımda neler hissettiğimi bilemezsiniz.

İkinci hikayem: Askerliğimin bitmesine 3 ay kalmıştı. Erat gazinomuzda bilardo masası vardı. Ben de mazlum gazino çavuşu... Öğle arasında askerler bilardo oynarken bir top yere düştü. O sırada bir astsubayımız gazinoya girdi. Giriş o giriş: “Çavuuuş! Gel buraya!” “Emredin komutanım” der demez yanağımda güller bitti. Bu top neden düşmüşmüş?

Top düştüğüyle bense yediğim tokatla kaldım. Yıllardır hep içimde... Kolay kolay atamam zaten. İnsanlar askere giderken vatan millet sevgisi içinde gidiyor. Yine de ne olursa olsun biz vatanımızı, milletimizi seviyoruz. Uğruna her şeyi feda edebiliriz.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı