Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Eşlerin Rütbe İktidarı

Ben başımdan geçen ve beni çok etkileyen bir olayı yazacağım. İstanbul Zeytinburnu’ndaki Fatma Süslügil İlköğretim Okulu’nda gerçekleşti bu olay.

Oğlumu hergün okula getirip götürüyordum. O gün oğlumun çıkmasını diğer veliler ile birlikte duvar kenarında bekliyordum. Okulun bahçesinde her zaman olduğu gibi bir araç ve başında bekleyen sonradan asker olduklarını öğrendiğim düzgün giyimli iki kişi vardı. Aracın etrafında da henüz birinci sınıf olan ve koşuşarak oynayan öğrenciler. Sivil giyimli bu askerler okulumuzda görev yapan komutan eşi bir bayanı almak için sabah akşam gelip gidiyorlardı.

O gün askerlerde bir telaş vardı. Araca bindiler ve hiç arkalarına bakmadan aracı geri geri hareket ettirdiler. Orada oturan velilerden bir bayan çocukların ezileceğini düşünerek askerlere "dikkat edin çocuklar var!” diye bağırdı. Askerlerin olaydan dolayı moralleri bozuldu ve aracı durdurup indiler. O bağıran bayanın yanına gelerek "hep sizlerin yüzünden oluyor” gibi saçmasapan bir şeyler söylediler. O bağıran bayan da "ben asker eşiyim, böyle konuşmayın. Ayrıca okul bahçesine araç mı girer?" diyerek karşılık verdi.

Komutan eşi olan öğretmen okul kapısında görününce askerler hemen onun yanına gitti. Olayı hararetli hararetli anlatıp bizleri gösterdiler. Komutan eşi kadın da bize bakıp yüzünü astı ve yanımıza geldi. Askerleri ikaz eden bayana gelerek “benim kim olduğumu biliyorsun, devletin bu aracı bana verdiğini de biliyorsun. Senin eşinin adı ne, söyle bakayım” dedi. O asker eşi de "askerler size ne söyledi bilmiyorum ama bağırmasaydık az daha çocukları ezeceklerdi. Ayrıca benim eşimden sana ne? Aracın sana neden verildiği de beni ilgilendirmez” dedi.

Sonra bu öğretmen bayan bizlere dönerek "söyleyin bakayım, sizlerin eşlerinin adı ne? Nerede görev yapıyorlar?" diye sordu. Oturan bayanlardan birisi de ona “Allah’a şükür benim eşim asker değil!” deyince öğretmen bayan bozuldu ve o bağıran asker eşine dönerek "ben bulurum, gerekirse kızının dosyasından bulurum!" dedi. Asker eşi bayan da “zahmet etmeyin ...'te görev yapıyor” diyerek cevap verdi. Komutan eşi bayan gayet asık bir suratla bizleri süzdü ve makam aracına doğru gitti. Askerler kapısını açtılar, o da aracına binerek okuldan ayrıldı.

Bu olayı yaşamadan önce asker aileleri ile ilgili bir çok şey duyardım. Fakat öğretmen sıfatı ile orada bulunan bu komutan eşi bayanın bir devlet kurumunda bu kadar saltanat sürebileceğine ihtimal vermezdim. O gencecik iki askerin o bayanın karşısında esas duruşta durmalarını, kapısını açmalarını, hizmet eri gibi kullanılmalarını hiç unutamadım çünkü benim de bir çocuğum var.

İnsan bunları görünce askerinden nefret etmemek için zor tutuyor kendisini. Gerçi her komutan eşinin böyle saygısız, sonradan görme, ne oldum budalası olacağına ihtimal veremiyorum...

İsimsiz, bize ulaşan öğrenci velisi

Zİyaretçİ Sayısı