Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Bir Tekme de Yerde Yedim

2006 yılı Balıkesir Ordu Donatım Okul Komutanlığı’nda kısa dönem askerlik yaparken başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum.

Birgün sabah içtimasından sonra görev yerlerimize dağılmamız söylendi. Biz de üç arkadaşımla beraber görev yerimize hareket ettik. Bu benim usta birliğindeki ilk haftamdı. Usta birliğine geçerken değişik bir kıyafet ve şapka vermişlerdi; ancak şapka çok küçük olduğundan bir türlü kafama sığmıyordu. Haftasonu izinde yeni bir tane alacaktım, çünkü birlikte başka yok dediler. Ama o zamana kadar da takmam gerekiyordu. İçtimalarda falan gelen astsubaylar subaylar bu görüntüyü görüp dalga geçiyorlardı.

Ama asıl olay o gün görev yerine giderken oldu. Görev yerim bir büroydu. Oraya ulaşmak için ağaçlık küçük bir ormandan geçiyorduk, komutanlığın içinde. O yolu herkes kullanırdı. Ben de ormana girince şapkamı çıkardım kafamı çok sıkmıştı. En azından ormanı geçene kadar biraz rahatlasın istedim. O sırada ormanın içinden tok bir ses bağırmaya başladı, "gel buraya " diye haykırıyordu. Üçümüz de döndük baktık. Eliyle beni işaret ediyordu. Şapkayı takıp yanına koştum. Tekmil verirken bana bir yumruk attı, ne olduğunu anlayamadan yere düştüm. Kaldırdı, bu sefer bir yumruk daha salladı. Kendimi korumak için yüzümü sakındım. Yumruk göğsüme geldi. kalbim duracak sandım. Zor nefes alıyordum. Bu arada öyle küfürler ediyordu ki... "Şapkasız nasıl gezersin" diye bağırıyordu.

Sorunu anlamıştım. Kolundaki rütbesinden astsubay olduğunu anladım. Kişiye zar zor şapkanın yeni verildiğini, çok dar olduğunu söyledim ama bir fayda etmedi. Bir tekme de yerde yedim. Kafaya koydum, kaçmalıydım ordan. Güç bela kalkıp uzaklaşmaya çalıştım. "Gel" dese emir olur, geri gelmem gerekir. Bu arada diğer iki arkadaş durumu biraz daha anlatmaya çalıştılar, bana da gidelim der gibi işaret ettiler. Hemen uzaklaştık.

O günden beri ne zaman bir şapka görsem alıp kafama geçirmem. Yazın güneşin altında çalışırken bile balık tutarken bile asla bi şapka takmam.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı