Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Şikayet Etmek Kolay Değil

1970/4 tertip askerdim. Acemi birliğim Ankara/Mamak Muhabere Okulu idi. Sonra çavuş adayı olarak İstanbul 23. Piyade Çekmeköy Muhabere Taburu'na geldim. Nasıl da sevinmiştim istanbul'a gidiyorum diye.

Benim takımda M. diye kazık bir astsubay vardı. Fizik olarak sporcu bir görünümü vardı. Sporla da o ilgilenirdi. Bir de benim tertip bir er Sami Satılmış... Samsunlu çocuk; saf mı saf, efendi mi efendi... Bundan dolayı kimseye söz geçiremeyen çavuşlar bile her işe Sami'yi gönderirlerdi; çünkü garibim hayır kelimesini tanımıyordu. Hatırladığım kadarıyle gözünün biri iyi görmüyordu. Biri bir emir verince anlayabilmek için iyice pür dikkat kesilirdi.

Bizim M. Astsubayın bu adama gıcık olduğu apaçık belli idi. Herkes beş barfiks çeker, Sami 8; herkes 7 şınav çeker; Sami 12 çekmek zorunda... Günlerden pazartesi, içtima sonrası spora geçtik. M. Astsubayın moralinin bozuk olduğu her halinden belli oluyor. Takım başladı spor yapmaya: Kimi direğe tırmanıyor, kimi ip atlıyor, Sami ise barfiks çekiyor. M. Bey Sami'nin karşısına dikildi. Çocuk galiba o gün 6 veya 7 tane çekebildi. Astsubay buna asılı kalmasını söyledi. Tabi ne kadar dayanabilirdi ki? Belli bir süre sonra dayanamayıp bıraktı ellerini. "Kim sana ellerini birakmanı söyledi" diye bu çocuğun kafasına yumruklar inmeye başladı. Çocuğun karşılık verecek hali de yok ya, o yüzden vur vurabildiğin kadar...

Sami'nin ağız-burun kanlar içinde... 15 dakika sonra gözkapakları kapandı, surat tamamen mosmor oldu. Çocuğu aldık koğuşa götürdük istirahat etsin diye. Adam komalık. Ertesi sabah çocuğun suratı tamamen berbatlaştı, hastaneye gitmesi gerekiyor; fakat dedikodu yayılmaya başladı bile. Ben ve benim gibi düşünenler çocuğun şikâyetçi olması için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Diğer taraftan da astsubayın devre arkadaşları yumuşak üslûplu tehditlerle çocuğu vazgeçirmeye uğraşıyorlar.

Nihayetinde çocuk GATA'ya gitti, geldi. "Ne oldu, şikâyetçi oldun mu" dedik. Şöyle cevap verdi: "Yolda bana dediler ki bu yaraların birkaç gün sonra geçer; ama şikâyetçi olursan bütün astsubayları karşına alırsın; burada askerliğin bitmez. Ben de şikâyetçi olmadım."

Ben muhabere çevrimci çavuşu olduğumdan istersem bütün görüşmeleri dinleme imkânım vardı. Yasal olmasa da ertesi gün mesai sonrasında meraktan ben başladım dinlemeye. Bizim M. Astsubay bir hemşire ile aşk muhabbeti yapıyor. Anladığım kadarı ile M. Bey o gün hemşireyle tartışmış, gelmiş ve bütün sinirini de benim garib askerim Sami'nin üzerine boşaltmıştı. Ben de o günden sonra bu fantazi dolu aşk konuşmalarını her fırsatta dinlemeye devam ettim elimden geldiği kadar.

Umarım Sami kardeşimin sivil hayattaki şansı askerlikteki şansı kadar berbat devam etmemiştir geçen 20 yıl içinde.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı