Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Gıcıklık Olsun Diye

Askerliğimi 1997 yılında Balıkesir'de asteğmen olarak yaptım.

Amirim kıdemli bir albay idi. Çalıştığımız yerde bulunan sivil memur, asker ve subayları kendi güttüğü koyunlar olarak görüyor, bu kişilere hakaret ve dayak atarak kendi ruh hastalığını yansıtıyordu. Ben sadece bir hatıramı paylaşmak isterim.

Askerliğim sırasında sözlü idim. Nişan yapılması için cumartesi gününe anlaşılmış. Ben de daha önceden albaydan izin almıştım. Zaten memur mesaisi gibi çalıştığımızdan akşam 5'ten sonra, bir de cumartesi ve pazar tatil günümüzdü. Nişan İstanbul'da gerçekleşeceğinden ve İstanbul'un Balıkesir'in garnizon hudutları dışında olmasından ötürü, albayım sağ olsun haftasonu cumartesi için bir gün izin verdi. Fakat "pazar günü seni burada göreceğim; çünkü tatbikat yapacağız" dedi.

Ben cumartesi nişanı yaptım. Gece saat 01:00 otobüsü ile yorgun argın yola çıkarak sabah 07:00'de vazife başına geldim. Fakat piyasa sakin... Nöbetçiler haricinde kimse etrafta yok. Anladım ki bizim albay dalgasına, eziyetine veya gıcıklığına beni çağırmış. Ne de olsa oradaki kanun koyucunun kendi olduğunu düşünüyor. İtiraz hakkınız yok.

Şu anda askerdeki kardeşlerimizi Allah'a emanet ediyorum.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı