Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Askerde İlk Üç Günüm

Askerliğimi 319. kısa dönem olarak Gaziantep 5. Zırhlı Tugay'da yaptım.

Anlatacak çok fazla şey var. Bizi en olumsuz etkileyen olaydan başlayayım. Birliğime 12 Aralık'ta teslim oldum. Bilenler bilir: Aralık celbi, kısa dönemlerin en yoğun olarak gittiği celptir. Biz de toplam personel sayısının 3000-3500 kişi olduğunu tahmin ettiğim bir birliğe 500 küsur kısa dönem olarak gönderildik. Biz gitmeden önce listeler oraya ulaştığı için tugayda bizim kaç kişi oraya geleceğimizi daha önceden bildiklerini söylemeye gerek yok sanırım.

Saat 5'e doğru birliğime teslim oldum ve uzunca bir sıranın bizi beklediğini gördüm. Soğukta sabit durmanın insanı nasıl üşüttüğünü anlatamam. Daha sonra işlemlerin yapıldığı binaya nihayet girdiğimizde bu iş için tek bir askerin görevlendirildiğini görmüştüm. O gün 500 kişinin ilk giriş işlemlerini tek bir kişiye yaptırdılar. O gün anlamıştım amaç işleri en uzun ve en sancılı biçimde yaptırmaktı. Bekletmek, uzatmak, zorlaştırmak hep bunun için. Tüm işlemlerimiz bitip kalacağımız koğuşa ulaşıp yatabildiğimizde saat gece 2'yi geçiyordu.

Hadi bunları bir kenara bıraktık. Acemiliğimizi geçirmek üzere verildiğimiz tank taburunda 55-60 kısa dönem arkadaştık. Başta yazdığım gibi önceden bizim tugaya kaç kişi gideceğimiz belli olmasına rağmen askeri malzemelerimiz tam 3 gün boyunca bize teslim edilememişti. Bu 3 gün boyunca sivil kıyafetlerimiz üzerimizde olduğu için tabur binasından dışarı çıkmamız yasaktı. Sabahın beş buçuğunda kalkıp kahvaltı ediyorduk. Koğuşlara çıkmamız da yasaktı. Gidebileceğimiz tek yer tabur binasının er-erbaş gazinosu idi. Gazinodaki sandalye sayısı maksimum 25, biz 55-60 kişiyiz. Yemekhaneye oturalım diyoruz yasak! Koğuşa çıkalım madem işimiz yok yatalım, dinlenelim diyoruz, o da yasak!

Üç gün boyunca oradaki 60 kişi "hiçbir şey" yapmadan, tugay kantinine bile gidemeden, er-erbaş gazinosundaki 25 sandalyede dönüşümlü olarak oturduk. Çoğu iş-güç sahibi olan, aralarında uçak, elektrik, elektronik mühendisi bile bulunan bu insanların nasıl sıkıldığını, kendilerini nasıl işe yaramaz hissettiklerini, psikolojimizin içine nasıl edildiğini bir tarafa bırakalım. Bana en çok dokunan milletime faydalı olmak adına geldiğim bu mübarek ocakta 3 günümü hiçbir şey yapmadan geçirmiş olmaktı. .

Mübarek ordumuzla hiçbir problemim olmadığını, sadece keyfi uygulamalarından hesap sorulabilecek bir ordu istediğimi belirtmek isterim.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı