Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Bosna-Hersek Türk Barış Gücü

1994-1995 yılları arasında Bosna-Hersek Türk Barış Gücü Görev Kuvveti Komutanlığı'nda başçavuş olarak görev yaptım. Bu birliğin Ankara’da iki ay süren kurulması, Bosna Hersek’in Zenica şehrine taşınması ve burada devam eden faaliyetlerinde aktif olarak görev yaptım.

Zenica şehrine yerleştikten sonra ilk faaliyet olarak subay ve astsubay gazinoları ayrıldı. Çünkü subaylar bizlerle aynı ortamı solumaktan rahatsız oluyorlardı. Oysa bizim dışımızdaki tüm ülkelerin gazinoları ve yemekhaneleri tektir. Neyse, gazinolar ayrıldıktan sonra ilk iş olarak "Türkbar" adıyla sadece içki servisi yapılan bir de gazino kuruldu. Bir çok arkadaşımız orada alkol bağımlısı oldular. Kazandıkları paranın büyük bir kısmını Türkbar’da harcıyorlardı. Türkbar’dan sorumlu olan astsubay arkadaşın haftada 15-20 kasa şarap ve kolilerce bira satın almak için çarşıya çıktığını herkes biliyor. Peynir-ekmek gibi içki satılıyordu kışlada.

Hatta Türkbar’dan sorumlu bu arkadaşa içki satan Boşnak dükkan sahibi birgün şöyle demiş: “Tamam ben size içki satıp para kazanıyorum; ama biz sizleri Osmanlı’nın yadigarı asil bir milletin evlatları olarak görüyoruz. Ancak sizler geldiniz, 5 dolar olan fuhuş piyasasını 20-30 dolara çıkardınız. Haftada şu kadar içki satın alıyorsunuz. Sizin bu bir haftada satın aldığınız içkiyi biz bir ayda halka satamıyoruz. Osmanlı yadigarı olan sizler ne olmuşsunuz? İçkiden ve kadından başka bir şey düşünmez olmuşsunuz. Boşnak halkı sizi tek kurtarıcı olarak görüyor; ama siz büyüklüğünüzün farkında değilsiniz. Kendinize gelin.” Arkadaş, bu durumu çok utanarak bize anlattı.

Karargahta görevli subayların büyük bir çoğunluğu serbestçe dışarı çıktıkları için çoğunun dışarıda [kadın] dostları vardı. Bu yetmez gibi yanlarında çalışan, hepsi bayan olan tercümanlarla dost hayatı yaşayanlar vardı. Evli olan bazı subayların bu bayanlar arasında hamile bıraktıkları da oldu. Bazısı da Türkiye dönüşünde bu bayanlarla evlenerek yanlarında getirdiler. Subaylar kadınların yanına resmi Land-Roverlarla gidiyorlardı.

Dışarı kaçak olarak çıkıp kadınlara giden diğer tüm personel yakalandığı zaman ilk uçakla Türkiye’ye geri gönderiliyordu. Siciline de “Türkiye’nin güvenliğini zedeleyici kişilerle görüştüğü tespit edilmiştir” şeklinde not düşülerek cezalandırılıyorlardı.

Ancak kudretli bir emekli orgeneralin oğlu olan Kurmay Binbaşı Y. bir gece yine bir kurmay arkadaşı ile dışarı çıkmışlar. Dışarıda bayanlarla içkili seks alemi yapmışlar. Bu binbaşı geldikten sonra yatmayıp Türkbar’da yine içki içmeye devam ediyor. Gece uykuda kalp krizi neticesi vefat ediyor. Sabah yatağında ölüsü bulundu. Orgeneral oğlu olduğu için "kışlada nöbetçi amiri idi" diye evrak hazırlandı. Nöbet halinde şehit oldu diye görev şehidi sayıldı. Böylece hem Birleşmiş Milletler'den hem Silahlı Kuvvetler'den tazminatlar alındı. Kendisi için özel ambulans-uçak geldi, resmi törenle şehit muamelesi yapılıp Türkiye’ye uğurlandı.

Yaşasın vatan!

İsimsiz, bize ulaşan başçavuş

Zİyaretçİ Sayısı