Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Sözüm Ona Dayanıklılık Testi

Askerliğimi 1961/2 tertip olarak İzmir Foça’da yaptım. Foça Jandarma Komando Okulu Çavuş Talimgah Bölüğü’nde.

Nizamiyeden sivil olarak girdiğim bu kurumda sivil kıyafetleri çıkardıktan sonra adeta kişiliğimi de çıkarmıştım. Bir robottan farksızdık. Askerlik bu olsa gerek dedik ve kabullendik. Ama daha alaya gelişimizin onbeşinci gününde 400 kişilik bölükte bizi bir çalı yığıntısının yanına götürdüler. Öyle bir yığıntıydı ki bu resmen küçük bir dağ gibiydi. Bölüğe, bu çalı yığıntılarını alacak ve 2 kilometre ilerideki bir alana taşıyacaksınız, dediler.

Mevsim yaz. Kavurucu bir sıcak var. Görevdir dedik başladık taşımaya. Çalıları kaldırdıkça nasıl bir toz çıkıyor anlatamam. Nefes alamıyoruz. Hem sıcak hem toz hem de yürüdüğümüz o yol bizi perişan etmişti. Mola verilir verilmez bölük çeşmelerine koştuk. Kana kana su içeceğimizin hayalini kurarken bir baktık çeşmelerden su akmıyor. Kendimizce çareler ararken rütbeliler ve kadrolu askerler buna mani oldular.

Mola bitti ve yine taşımaya devam ettik. İyice tükenmiştik artık. Gidip geldiğimiz alan alayın hemen dışı idi. Foseptikler vardı yer altında. Vidanjörler gelir, foseptikleri çeker ve Foça dışında bir yere dökerdi. Biz çalıları taşırken yine foseptikten lağım çekiliyordu. Vidanjör foseptiği çekerken klapasından sular sızıyordu. Bölükten bir asker artık dayanamamıştı, o sızan suya ağzını götürüp içmeye başladı.

Bir süre sonra bu arkadaş fenalaştı. Acilen revire kaldırdılar. Sonra da İzmir’e hastaneye götürdüler. Ne olduğu araştırıldığında vidanjörden sızan suyu içtiğini albay öğrendi. Gelen bir emirle çalı taşıma işine son verildi. Suya susamış askerler hemen yemekhaneye alındı. Rütbeliler ve kadrolu askerler karavana kazanları ile bize su taşımaya başladılar. Su daha yemekhaneden içeri girer girmez kendini kaybeden askerlerce hücuma uğruyordu.

Bizden önceki devreler bu alayda su günde bir iki saat akar diyorlardı. Çeşmeler günün yarısında kururdu diyorlardı. O günden sonra o alayda su sorunu olmadı. O askeri bir daha görmedik ama onun bu hareketi ile onca askerin su sorunu çözüldü.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı