Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Burası Mars

Yıl 2007, yer Aydın.

Ben askerliğimi kısa dönem olarak yaptım. Hay keşke yapmaz olaydım! O kadar pişmanım ki şu an kim askere gitmek istiyorsa “bir daha düşün" diyorum.

Görev yerimde daha kapıdan girer girmez buranın ne lanet bir yer olduğunu anladım. Aklıma ilk gelen “ben nanayı yedim, nasıl geçecek bunca zaman” oldu.

Cehennem zebanileri gibi, ağzı bozuk, psikolojileri altüst olmuş komutanlar, omuzu yıldızlarla dolu kendini yeryüzünün hakimi sanan birsürü rütbeli… Say say bitmez, hangi birini anlatayım. Sonra eğitim, içtima, nöbet. Düşündükçe tüylerim diken diken oluyor.

İnsanlık yok sanki, sana hayvanmışsın gibi bakılıyor. Oradaki köpek senden daha değerli. Zaten ilk gün bir yüzbaşı geldi ve aynen şöyle dedi: "Burası Dünya değil, burası Mars. Sivil hayat şu kapının arkasında kaldı, cehenneme hoşgeldiniz beyler."

Gerçekten de cehennem, dayan dayan nereye kadar arkadaş. En ufak bir hata yaptığında komutan basıyor küfürü ve dayağı. komutan. Tam bir işkence. Vallahi böyle bir yerde ne vatan sevgisi ne bayrak sevgisi kalıyor insanda. Hatta başlıyorsun küfretmeye.

Bir savaş olsa, böyle askerlikle olmaz. İlk kaçan ben olurum, isterlerse assınlar beni.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı