Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Dayak, Su İçmek Kadar Sıradandı

1999 yılında İstanbul Ayazağa'daki Hava Savunma Taburu’nda kısa dönem olarak askerlik yaptım. Dağıtımda beni taburda bıraktılar.

Birgün sabah sporundan sonra eğitime geçtik. Bizi bir uçaksavarın başına götürdüler. Özenle örtülmüştü, açtık ve eğitime başladık. Bizim başımızda bir uzman çavuş vardı ve biz de yanılmıyorsam 8-10 kişiydik.

Gruplar halinde eğitim alıyorduk. Uzman çavuş anlatmaya başladı, “uçağı şöyle yakalarsın, böyle vurursun, ayarı bu, kayarı bu”. Söz alarak sordum:

-Komutanım bu uçaksavar kaç model?

Uzman Çavuş:

-1971 model İtalyan. 1971 yılından sonra üretim yapılmadı, bu en son model.

1999 yılında İtalyanların 1971 yılında üretimden kaldırdıkları silah ile eğitim yapıyorduk.

Yine birgün araçların bulunduğu garajın yanındaydık. Araçlara yaklaştığımda inanamadım; hepsi 1950-1960 model arası. Kısacası teknoloji sıfır. Bunu kendi komutanlarımız da iyi biliyorlar ama niye savurmak varken teknolojiye yatırım yapsınlar ki?

Birgün dediler ki 3. Kolordu Komutanı gelecek. Dedik, eziyet başlıyor. Heryeri yıkıp yeniden yapmaya başladılar. Sadece tuvaletler için 10.000 TL, mutfak için 30.000 TL harcandığını duydum. Komutanın tuvalet ve mutfağa girip girmediğini hatırlamıyorum.

Yaklaşık 50 kadar köpeğimiz vardı. Arazimiz çok büyüktü. O sevimli köpekler nasıl da mutlu mutlu koşarlardı. Hepsinin sırtı pek karnı toktu. Çünkü ne kadar yemeğin israf edildiğini burada anlatmaya gerek yok. Hep kendi kendime sormuşumdur, Türk askerinin yemediği yemek niye çıkar diye, inanın hala bilmiyorum.

Dayak zaten sıradan bir şeydi, su içmek gibi. Gözümün önünde astsubaylar kaç kişiyi çiğnedi. Hatta 80-90 kg’lık esmer bir astsubay vardı, adamda hiç merhamet yoktu. Sabah dayak atmak onun için kahvaltı öncesi hobiydi. Bu cehennemden ne zaman kurtulacağım diye gün sayardım. Ama ben şanslıydım, 15 ay askerlik yapanlara Allah sabır versin derdim.

1999 yılında dışarıdan oldukça fiyakalı gösterilen ordunun içinin bomboş olduğunu anladım. Merak ediyorum acaba hala 1971 model uçaksavarlara ve 1950-1960 model araçlara devam mı?

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı