Önce şunu belirteyim ki yanlış anlaşılma olmasın. Askerimizin değeri, şanı, yaptıkları tartışılamaz bir gerçektir. Buradaki hikayeler ordunun kendisine iyi bir adalet ve düzen getirmesi içindir diye düşünüyorum. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki askerde olan adaletsizlik, yozlaşma, üçkağıt hayal bile edemeyeceğimiz kadar kötüdür. Bunu her askerlik yapan kişi çok iyi bilir ve bu kimsenin komplosu veya yıpratma politikası değildir.
Neyse, çok kısa ve öz bir konuya değineceğim. Ben Kıbrıslıyım. Askerliğimi de Lefkoşa, Lokmacı sınır kapısında yaptım. Hayatımda şahit olduğum en büyük haksızlıkları, adam kayırmayı, rüşveti, iftirayı, mevkisini çıkar amaçlı kullanmayı burada gördüm. Üstelik bunların hiçbiri sır değildir bunu herkes bilir.
Biz bir grup iyi eğitimli askerin gece gündüz eğitim ve nöbet ile anamızdan emdiğimiz süt burnumuzdan gelirken üstüne bir de haksızlık ve adaletsizlik... Aramızda üç-beş kişi sınırın nöbet yerlerinin şeklini şemalini bile unutmuştur; çünkü onlar bir yerlerden gelen talimatlarla her şeyden muaf. Adamın babası tanınmış işadamı diye adam nöbetten muaf olur mu ya?
Çok koştuk, çok attık, eğitim, eğitim, eğitim... Sorun bu değil! Sorun, adam azlığından sen hiç uyumazken diğer tarafta komutanların garsonlarının, bahçecisinin, hanımın şöförünün çarşı izinleri olması. Sorun herkesin aynı muameleyi görmemesi. Sorun adalet, hak, eşitlik ve her şeyden önce insan olmak.
İsimsiz, bize ulaşan eski asker