Ben 329 kısa dönem olarak Ağrı’da görev yaptım. Eskiden askere, rütbelilere karşı çok hürmetim vardı. Ama bu olaydan sonra düşüncem tamamen değişti.
Usta birliğine geçmiştim. Yaklaşık 10. gün. Daha atış talimi yapılmamış, silahlarımıza şarjör verilmemişti. En uç nöbet yerine gece 2-4 nöbetine yazılmışız; ama ortada endişe verici durum var. Silahımız tamam ama kurşunumuz yok. "Niye vermiyosunuz" dedim komutana, "daha atış yapmadınız" dedi.
Peki ne zaman yapacağız atışı? Bölük komutanı isteyince. Oranın paşası, işi var gücü var adamın bir de atışla mı uğraşacak? Nöbet yerine doldur-boşalta geçtik. Nöbetçi uzman çavuş komutları verdi. Dayanamadım, tekrar sordum: "Komutanım nöbet yerinde bir vukuat olursa biz nasıl karşılık vereceğiz, kurşunumuz yok". O da o gecenin soğuk ayazında pis pis sırıtarak şunu dedi: "Gelen kimmiş ki öyle? Birileri gelirse bir kere g.nüzü verirsiniz ortalık yumuşar, oldu mu?"
Sonra bizi nöbet yerine gönderdi.
İsimsiz, bize ulaşan eski asker