2004 yılında Kilis'te askerlik yaptım.
Sivilde mesleğim polisti. Polis olmam suç muydu bilmiyorum. Denetleme oldu; denetlemeye gelen paşa tarafından alaydan sürüldüm. Sırf polisim diye Kilis Cezaevi'ne kondum. Macera böyle başladı.
Karakol komutanı A. ve yardımcısı S., sizlere nasıl anlatayım bilmiyorum, ordaki erlere hayvan muamelesi yapıyorlardı. Kendi şahsi arabasını askere deyim yerindeyse yalatıyor, askerlere gelen yemekleri yiyor, askere gelen paraları çalınmasın diye alıyor; asker parayı geri alana kadar aylar geçiyordu.
Bilirsiniz, her sabah içtima olur. Her sabah içtimada küfürlerin bini bir para. Hakaret, aşağılama, hor görme, ne ararsanız var. Hastalanmak bile suç. Yazın sıcağında 40 derecede nöbete kuleye çıkan asker bazen altı saat kalıyor orada. Sonra inince kendisinden geçiyordu.
Aslında bunları yaşayan daha iyi bilir, bunlar arkadaşların yaşadıkları.
Anlatma sırası bana gelirse: Ben de namaz kılıyordum. Karakol komutanı beni çağırdı ve hakaret ederek "eşeğin bilmem neresine su kaçırma, burda böyle şey olmaz" dedi. Namaz kılmamı yasakladı. Çok üzüldüm. Karşı da çıkamadım. Yetki kendilerinde, ne yapacaksın? Vatan görevi.
O günler nasıl geçti, siz gelin bana sorun. Askerlik bitti; ama benden de herhalde on sene götürdü.
Daha neler neler, anlat anlat bitmez.
İsimsiz, bize ulaşan eski asker