Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Bu Paralar Başka Yere Harcanamaz mıydı?

Acemiliğimi 1994 yılında Erzincan'da yaptım. Askerliğim boyunca kişisel olarak ters bir olay yaşamadım diyebilirim. Ancak gördüklerim moralimi son derece bozmuştur.

Bölüğümüze 4-5 teneke helva gelir ve en az 3-4 teneke açılmadan askeriyenin çöp merkezine giderdi. Artan yemeklerin haddi hesabı tutulmazdı. Birgün yemekhane görevlisi ere, bu helvaları dolaba koymasını, akşam televizyon seyrederken dağıtmalarını tavsiye ettim. En azından çöpe gitmeleri yerine çerez yerine yenirdi. Meğer o asker de ilk göreve başladığı günlerde benim fikrime kapılma yanlışlığına düşmüş. Akşam yemeğinden sonra teftişe gelen bir subayın dağıtılan helvalar münasebetiyle kendisini dağıttığını anlattı. Sorgusuz sualsiz hastanelik olmuş.

Bizim bölükte durum buyken bazı yerlerde ise açlık çeken askerlerin varlığını bu site aracılığı ile öğrendim.

Yine birgün 1995 yılında Bingöl'de askerliğimi yaparken çöp arabasının koruması olarak şehir çöplüğüne gittim. 6-7 yaşlarındaki bir çocuğun katrana benzer bir sıvının bulaştığı ekmeğin temiz tarafını kemirmeye çalışması benim tüylerimi diken diken yaptı. O manzarayı yaşantım boyunca unutamam.

Şimdi soruyorum: Çöpe atılan ve haddi hesabı olmayan yemeklere harcanan, sırf macera olsun diye boşu boşuna sarf edilen ve gene haddi hesabı olmayan cephanelere harcanan paralarla birkaç öksüz daha doyurulamaz mıydı? Ya da birkaç bin kişiye iş verilemez miydi?

Bu askeriyeye peygamber ocağı diyebilir miyiz, sorarım size.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı