1978/1 tertip olarak Hatay/Hassa'da askerlik yaptım.
6 ve 7. bölük komşu birliklerdi. Ben 6. bölük askeriydim. 7. bölük Üsteğmenlerimizden adını şimdi hatırlayamadığım zat-ı muhterem askerlere nefretle bakan binlerce subayımızdan biriydi. Vatan borcunu seve seve büyük bir gururla ödemeye giden biz şerefli Türk askerine "asker benim s.kimin kılı, keserim yeniden çıkar, zerre kadar değeriniz yok gözümde" derdi.
Ben de vatan korumak üzere nöbet beklediğimiz askerlik hayatımız boyunca kimlere kölelik yaptığımızı düşünür dururum hala.
İsimsiz, bize ulaşan eski asker
Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.
*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın
1990 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1990 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ben Aptalım
70/2 tertip olarak Sivas'ta acemi birliğimi yaptım. Çavuş eğitimi aldım.
Acemi birliği süresi içerisinde belli dönemlerde silah atışı yaptırırlar. Bölük olarak bizleri de atış alanına götürdüler. Çoğumuz hayatımızda ilk kez bir tüfeğin tetiğine dokunacaktık. Bir grup asker ön tarafa çıkarak nişan atışı için hazırlandılar. Bir arkadaş atış emri verilmeden ateş etti. Bunu gören çavuşlar kızdılar, ağza alınmayacak küfürler birbirini izledi. Ana avrat düz gittiler, iç organlarına bile küfrettiler. Ne dalak kaldı, ne ciğer, ne de böbrek.
Çavuşlardan biri elindeki keçeli kalemle arkadaşın alnına ''ben aptalım'' yazdı. Çavuşlar kendi aralarında kahkahalar atıyorlardı. Bununla da kalmadılar. Çavuş alnına yazı yazdığı ere soruyordu: "Sen nesin?" Erden alnına yazılanı sözlü olarak söylemesini istiyordu. Asker avazının çıktığı kadar bağırıyordu: “Ben aptalım, ben aptalım!” Çavuş defalarca sordu, er defalarca avazının çıktığı kadar bağırdı: "Ben aptalım, ben aptalım, ben aptalım."
Acemi birliği süresi içerisinde belli dönemlerde silah atışı yaptırırlar. Bölük olarak bizleri de atış alanına götürdüler. Çoğumuz hayatımızda ilk kez bir tüfeğin tetiğine dokunacaktık. Bir grup asker ön tarafa çıkarak nişan atışı için hazırlandılar. Bir arkadaş atış emri verilmeden ateş etti. Bunu gören çavuşlar kızdılar, ağza alınmayacak küfürler birbirini izledi. Ana avrat düz gittiler, iç organlarına bile küfrettiler. Ne dalak kaldı, ne ciğer, ne de böbrek.
Çavuşlardan biri elindeki keçeli kalemle arkadaşın alnına ''ben aptalım'' yazdı. Çavuşlar kendi aralarında kahkahalar atıyorlardı. Bununla da kalmadılar. Çavuş alnına yazı yazdığı ere soruyordu: "Sen nesin?" Erden alnına yazılanı sözlü olarak söylemesini istiyordu. Asker avazının çıktığı kadar bağırıyordu: “Ben aptalım, ben aptalım!” Çavuş defalarca sordu, er defalarca avazının çıktığı kadar bağırdı: "Ben aptalım, ben aptalım, ben aptalım."
Toplama Kampı
1990 senesinde Hakkari, Çukurca, Şemdinli ve Yüksekova'ya dağıtılmak üzere Jandarma Alay Komutanlığı'nda toplandık. Üzerimizde sivil elbiseler var ağustos ayı. Gündüz aşırı sıcak, gece dondurucu bir soğuk var.
O kadar kalabalığız ki ne doğru dürüst yemek yetiyor ne de yatacak yer var. Gündüz inşaatta amele gibi tekme-tokat yiyerek çalışıyoruz; gece ise tüm koridorlarda WC girişlerinde, yemekhanede; yani kısaca ayak basılan her yerde uyumaya çalışıyoruz. Yemekhanedeki masa üstleri ve sandalyelerde yer bulabilen çok şanslı. Yerlerde gazete kağıtlarının üzerinde yatıyor ve gece soğuktan tir tir titriyoruz. Valizlerimizi helikopter hangarına topladıkları için içlerinden üstümüze giyecek bir şey de alamıyoruz. Ben gece gizlice hangara girip valizlerin üzerinde yatmaya kalktım, 15 dakika dayanamadım. İçerde betonun üstünde yatmak daha sıcak.
Tam 10 gün bu şekilde bekletildik.
İsimsiz, bize ulaşan eski asker
O kadar kalabalığız ki ne doğru dürüst yemek yetiyor ne de yatacak yer var. Gündüz inşaatta amele gibi tekme-tokat yiyerek çalışıyoruz; gece ise tüm koridorlarda WC girişlerinde, yemekhanede; yani kısaca ayak basılan her yerde uyumaya çalışıyoruz. Yemekhanedeki masa üstleri ve sandalyelerde yer bulabilen çok şanslı. Yerlerde gazete kağıtlarının üzerinde yatıyor ve gece soğuktan tir tir titriyoruz. Valizlerimizi helikopter hangarına topladıkları için içlerinden üstümüze giyecek bir şey de alamıyoruz. Ben gece gizlice hangara girip valizlerin üzerinde yatmaya kalktım, 15 dakika dayanamadım. İçerde betonun üstünde yatmak daha sıcak.
Tam 10 gün bu şekilde bekletildik.
İsimsiz, bize ulaşan eski asker
Kadınların Önünde Babacan Komutan
1990 yılında İzmit Derince Asker Hastanesi’nde temizlikçi, aşçı, hizmetçi, şamaroğlanı, kum torbası olarak olarak vatani görevimi yaptım.
Birgün o zamanın hastane müdürü olan binbaşı rütbeli subay odasına çağırdı beni. Ben odaya girdiğimde iki tane bayanla sohbet ediyordu. Benim girdiğimi görünce “evladım hoş geldin, nasılsın” şeklinde hal hatır sorduktan sonra çaycıya benim için çay getirmesini söyledi. Ben başıma geleceği bildiğim için askeri kurallar içerisinde teşekkür edip içmeyeceğimi söyledim. “Olmaz evladım” dedi babacan bir sesle, içmem için ısrar etti.
Bayanların sevgili komutanıma nasıl bir hayranlık ve sempati ile baktığını unutamam. Tabii komutanım çayı içmem için koltuklardan birine de oturmamı söyledi. Ben çayı bitirmeden bayanlar müsaade isteyip odadan ayrıldılar. Giderken askerlerine karşı baba şefkati ile davrandığı için onu takdir eden bir şeyler söylediler.
Bayanlar odadan çıkar çıkmaz “kaaallllkkkk o. çocuğu!” sesi yankılandı odada. O binbaşı benim o. çocuğu olduğumu zannediyordu, ama ben ne olduğumu biliyordum. Onun için söylediklerini hiç bir zaman üstüme alınmadım.
İsimsiz, bize ulaşan eski asker
Birgün o zamanın hastane müdürü olan binbaşı rütbeli subay odasına çağırdı beni. Ben odaya girdiğimde iki tane bayanla sohbet ediyordu. Benim girdiğimi görünce “evladım hoş geldin, nasılsın” şeklinde hal hatır sorduktan sonra çaycıya benim için çay getirmesini söyledi. Ben başıma geleceği bildiğim için askeri kurallar içerisinde teşekkür edip içmeyeceğimi söyledim. “Olmaz evladım” dedi babacan bir sesle, içmem için ısrar etti.
Bayanların sevgili komutanıma nasıl bir hayranlık ve sempati ile baktığını unutamam. Tabii komutanım çayı içmem için koltuklardan birine de oturmamı söyledi. Ben çayı bitirmeden bayanlar müsaade isteyip odadan ayrıldılar. Giderken askerlerine karşı baba şefkati ile davrandığı için onu takdir eden bir şeyler söylediler.
Bayanlar odadan çıkar çıkmaz “kaaallllkkkk o. çocuğu!” sesi yankılandı odada. O binbaşı benim o. çocuğu olduğumu zannediyordu, ama ben ne olduğumu biliyordum. Onun için söylediklerini hiç bir zaman üstüme alınmadım.
İsimsiz, bize ulaşan eski asker
50 Kişi Yere Çöküp İnek Olduk
Bu anılarımın kesinlikle tüm TSK’ya maledilmesini istemeden yaşadıklarımdan birkaç anekdot aktarmak istiyorum. 1990 yılında Kars’ta askerdim.
Alay karargahta görevliydim. Bölük komutanım sadist ve dengesiz biriydi. Bekar olduğu için herhalde, nöbetçi olmadığı günlerde de kendi odasında yatardı. Sıkıldıkça biz askerlerle uğraşırdı.
Bir akşam mesai bittikten sonra beni, diğer yazıcı arkadaşları ve postası olan arkadaşımızı odasına istedi. Biz yazıcılar olarak dört kişi odada esas duruşta beklerken, postası olan arkadaşı yanına çağırdı. Makam koltuğunda üstünde eşofman, arkasına yaslanmış bacaklarını aralamış oldukça rahat bir şekilde oturuyordu. Hemen yanıbaşında esas duruşta bekleyen arkadaşımıza cinsel organını işaret ederek dokunmasını söyledi. Posta asker şaşırarak kemküm etti. Komutan küfür edip “tut ulan diyorum sana…” diyerek azarladı. Asker arkadaş “ama komutanım” diyerek bir itiraz cümlesi kurdu. Komutan, “emrediyorum lann” diye küfürle devam edince arkadaş çok yavaş hareketlerle esas duruşunu bozmadan elini komutanın eşofmanlı cinsel bölgesine doğru uzattı.
Alay karargahta görevliydim. Bölük komutanım sadist ve dengesiz biriydi. Bekar olduğu için herhalde, nöbetçi olmadığı günlerde de kendi odasında yatardı. Sıkıldıkça biz askerlerle uğraşırdı.
Bir akşam mesai bittikten sonra beni, diğer yazıcı arkadaşları ve postası olan arkadaşımızı odasına istedi. Biz yazıcılar olarak dört kişi odada esas duruşta beklerken, postası olan arkadaşı yanına çağırdı. Makam koltuğunda üstünde eşofman, arkasına yaslanmış bacaklarını aralamış oldukça rahat bir şekilde oturuyordu. Hemen yanıbaşında esas duruşta bekleyen arkadaşımıza cinsel organını işaret ederek dokunmasını söyledi. Posta asker şaşırarak kemküm etti. Komutan küfür edip “tut ulan diyorum sana…” diyerek azarladı. Asker arkadaş “ama komutanım” diyerek bir itiraz cümlesi kurdu. Komutan, “emrediyorum lann” diye küfürle devam edince arkadaş çok yavaş hareketlerle esas duruşunu bozmadan elini komutanın eşofmanlı cinsel bölgesine doğru uzattı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)