Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Zulüm Daha Askerlik Şubesinde Başlıyor

Sevgili dostlar; ben henüz askerlik yapmadım. Ama askerlikle ilgili o kadar şey dinledim ki askerlik yapmış gibi olmasam da görmüş gibi oldum.

İstanbul Kağıthane'deki askerlik şubesine askere gitmek için karar aldırmaya gittim. Bilirsiniz genelde sivil memurlar vardır şubelerde. Ama onlar bile rütbeli olmuşlar orda. Oraya giden vatan evlatlarına köpek muamelesi bile yapmıyorlar.

08:30'da mesainin başlaması gerekiyor. Numara aldık bekliyoruz. Saat 10 oldu halen bekliyoruz. Tek kişi bile almadılar. Memurların olduğu odanın önünde bir tane de er dikmişler, "içeri kimseyi alma" diye emir vermişler.

Askerin bir boşluğunu bulup içeri daldım. İçeride yaklaşık 7 tane memur çay keyfi yapıyorlar. Mesainin başlaması için ısınma turları heralde. Bayan bir görevlinin bankosuna gittim. Memur olan bayan cep telefonuyla kızının okuldaki hallerini bir arkadaşıyla paylaşıyordu (istemeyerek dinlemek zorunda kaldım). Yaklaşık 10 dakika bekledim. Telefon görüşmesi bitmeyince "Hanımefendi bizimle ilgilenecek misiniz" diye sordum. Yüzüme sert sert baktıktan sonra telefondaki arkadaşına "tamam hayatım sonra görüşürüz" dedi ve telefonu kapattı.

Telefonu kapattıktan sonra bana dönüp "terbiyesiz, görmüyor musun telefonla konuştuğu mu" diye beklemediğim bir çıkış yaptı. Tabii ben de saatlerce beklemenin verdiği stresle ve şaşkınlıkla "Hanımefendi, saat 10 oldu ve siz mesai saatleri içerisindesiniz. Bir buçuk saattir bekliyoruz sizi" dedim. Dememle kadının evraklarımı fırlatıp "yapmıyorum işleminizi" deyip kalkması bir oldu.

Bozuntuya vermeden hemen yanındaki bankoya geçtim. Ordaki bayana uzattım evraklarımı. O bayan da "yapamam işlemlerinizi" dedi. "Neden" diye sorunca, "ben yapamam, gidin başkasına yaptırın" dedi. Blok bir tepki yani.

Hiçbir şey demeden çıktım. Tam ordaki memurların hepsi bana tepki koyup işlemlerimi yapmazlar diye düşünürken son bir kez şansımı deneyip bir beyin yanına gittim. Sağolsun işlemlerimi yaptı. Heralde yeni memur olmuştu. Askerliğin verdiği o despotluk henüz yoktu onda. Bay memur işlemlerimi yaparken acaba gidip o bayanı şube başkanı olan Albay'a şikayet edeyim mi diye düşünüyordum. Sonra düşündüm ki memur kraldan çok kralcı, kralı (yani Albay) kimbilir nasıl olur?

Bu yaşadığım olay üzerinden 1 yıl geçti. Normalde gitmem gerekirdi askere ama gitmedim. Aldırdığım kararı sonradan gidip bozdurdum. Tekrar tecil ettirdim. Sonuna kadar da gitmemek için direneceğim. Evlerinde karılarından, kızlarından görmedikleri hürmeti vatan evlatlarından alıyorlar. 2 tane çocuğumu, eşimi, işimi; komutan karılarının köpeklerini gezdirmek için, evlerinin boya badanalarını yapmak için, çocuklarını koleje götürmek için bırakamam. Kimse kusura bakmasın. Kimse de buna vatani görev demesin.

İsimsiz, bize ulaşan "meçhul asker" aday adayı (Hep öyle kalacak)

Zİyaretçİ Sayısı