Öncelikle böyle bir paylaşım için teşekkür... Böyle yayınlar için ülkemizde milyonlarca iyi ve kötü eleştiri gelebilir. Bunu biliyorum. Ama bu yaşanmış olanları ve haksızlıkları değiştirmiyor. Bunlar ortaya serilecek ve şeffaf olacak ki bir daha yaşanmasın.
Ben askerliğimi Batı'da yaptım. Batı'da Doğu'dakinden daha fazla kapris vardır. Çünkü hiç değilse Doğu'da mecburiyetten üstler alt ile kaynasmak durumunda kalırlar.
Ben bir teknikerim. Yani 18 ay askerlik yaptım. Mesleki teknik bilgim cok iyidir; bunun yanın da bilgisayar bilgim de epey ileri derece de olunca kısa zamanda beni yazıcı olarak aldılar. Taburda bilgisayar işlerine de arada müdahale ediyordum. Anlatacağım olayla ilgili elimde imzalı-onaylı evraklar var. Savcıya vermek icin dışarı çıkarmıştım; ancak başıma başka işler gelir diye korkup öylece saklamayı yeğledim.
Konuyu çok basit aktarayım: Gariban bir terzi vardi. Biraz salaş bir çocuktu. Derken bölüğe tüyü yeni bitmiş yeni bir astsubay çavus geldi. Terzi ona iyi hizmet etmiyormuş veya ona saygı göstermiyormuş diye çocuğu her gördüğü yerde sıkıştırmaya, tokatlamaya başladı. Terzi arkadaşın artık dayanacak sabrı kalmadı, askerliği de bitmek üzere. Bana gelir dert yanardi. Ben de ona sabretmesini söyleyip durdum.
Ama bir cuma günü silah temizliğinde terzi yere çökmüşken sudan bir bahane ile bu genç Astsubay, eri göğsünden tekmeledi. Terzi er yere yıkıldı. Silah bir yana fırladı. Er ayağa kalktı astsubaya okkalı bir yumruk savurdu ve yumruk yerini buldu. Bunun üzerine Astsubay beylik tabancasına davrandı. Mermiyi silahın ağzına verdi ve çocuğa doğrulttu.
Bunlarin hepsi saniyeler içinde gelişti. Bu arada diğer erler terziyi tuttu. Yatıştırmaya çalışırken şükür Allah'a tecrübeli bir uzman çavuş astsubayı arkasından yakalayıp sağ elini yukarı kaldırdı ve diğer uzman ve çavuşlar da üzerine atılıp terzi erin vurulmasını önledi.
Bundan sonrası daha vahim:
Konu hakkında mahkeme dosyalarının hazırlanması talimatını bölük komutanı bana verdi. Bölük astsubayı çok uzun süredir başka görevde/kursta olduğundan bu işleri de ben yapmakta idim.
Terzinin savunmasını alırken her şeyi ben yazdım. Zaten cahil bir çocuktu daha fazla ezilmesine izin veremezdim. Terzi ere iyice tembihledim. Onun adıma yazdığım savunmayı bir kopya daha baskı yapıp kendisine verdim. İyice ezberlettim. Daha sonra görgü şahidi olan uzman çavuşun ifadelerini yazdım. Ama bölük komutanı çoktan onlar ile konuşmuş. Onlar ifadelerini astsubay
yönünde vermek istediler. Ben onlara tek bir soru sordum: "Ya ben sizi böyle ayağımla hafifçe itseydim, siz razı gelir miydiniz?" Cevap enteresan. "Ama astsubay ekmeğinden işinden olacak."
Daha sonra evraklar tüm şahitlerden imzasıyla tabur komutanlığına gitti. Ama tabur komutanı uyanık adam. Evrakları alıp dogru Alay Komutanı'na gidip görüşmüş. Resmi birşey yapamazlar. Ben evrakları öyle yazdım ki... Er yanarsa Astsubay da yanacak. İşte bu sebeple ne yaptılar? Bölük komutanı KKY'de bulunan kendi yetkisini kullanarak terzi eri 7 gün içeri attı. Tabur komutanı da kendi yetkisi olan maksimum süreyle 15 gün boyunca terzi eri içeri attı.
Ben kimseyi bu konuda uyarmadım. Ama terzi ere bu konuda bilgi verdim. Konu şudur: Çocuk içerde yatarken terhis süresi doldu. Hapiste yatan süreler askerlikten sayılmaz ama bu ancak hakim karşısına çıkıldıktan sonraki durumlar için geçerlidir. Halbuki arkadaş hiç yargılanmadı. Yani sivil adamı askeri kodeste tuttular. Ben terhis evraklarını daha önceden yazmıştım. Ona göre çıkınca verdik yolladık terzi kardeşimizi.
Sonuç olarak terzi, terhis tarihinden daha sonraki bir tarihte içerden çıkmak zorunda kaldı. Askerlik şubesi terzi ere bunun nedenini sormuş. Terzi er beni sivil hayatta buldu. Benden yok edilen ama bir kopyasını sakladığım ve dışarı çıkarttığım bu evrakları istedi. Veremedim. Çünkü başıma geleceklerden korktum.
Ama bu evraklar elimde hala. İlk fırsatta onları fotoğraflayıp sizlere yollayacağım: imzalı, mühürlü, onaylı.
Sencer Kurt, bize ulaşan eski asker