Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Toplu Ceza Eziyeti

335. kısa dönem olarak 2010 yılında Edirne'de askerlik yaptım.

Askerliğimi yaptığım karakol sınırda olduğu için hiç çekilmiyordu askerlik. Kimsecikler yok. 30 er ve 2 komutandan başka kimse yok. Komutanlarımız da yeni mezun teğmen ve yeni mezun astsubay olunca karakol bir zindana dönüştü. Bölüğün bizden haberi yoktu. Yüzbaşı iyiydi ama teğmenimize yani karakol komutanına inanırdı.

Bir gün askeri hastaneden geldik, saat 15-16 civarlarında idi. Hemen namaz kıldık, tabii karakolumuzda sular kesik olduğu için biraz zor oldu. Elektrik de kesik olduğu için karanlıkta kalmıştık. Birden içtima sesi duyuldu. Hepimiz bu sesten korkardık çünkü içtima demek azar ve işkence zamanı demektir. Meğer bizim komutan yemekhanede kendisine küfür eden 3-4 eri duymuş. Hepimiz birden "bir düdük yat, iki düdük koş" komutuna göre koşmaya başladık. Bir saat böyle yat, kalk ve sürün ile geçti. Teğmen bizi karakolun çim sahasına götürdü ve süründürmeye devam etti. Bazı askerleri ayağa kaldırıyor ve savcı gibi sorguluyordu: "sen orda ne dedin?","askerliğini yakarım","onun hakkında bildiklerini söyle" ve küfürler...

Bu şekilde sürünerek, ayakta bekletilerek ve sorgulanarak 3-4 saat geçirdik. Sonunda bizi yemekhaneye gönderip askerin bilgi defterine çalışmamızı istedi ve saat başı içtima almaya başladı. Koğuşlara 00.00'dan önce girmemizi de yasakladı. Bizler hudut askerleri olduğumuz için günde 8 saat kulelerde nöbet tutardık. Bu şekilde o gün yorgun, bitap ve halsiz düştük. Sabah kalk saatini de 05.30 yaptı. Daha güneş doğmadan karanlıkta uyanıyorduk. Nöbeti olanlar nöbete gidiyordu olmayanlarla eziyete devam. Saat başı içtimalar tekrar alınıyordu.

Bunları yaşadığımızın sonraki gününde karakolumuza denetçi albay geldi. Teğmenimiz bilgisizliği yüzünden albaydan azar işitince bize eziyet ve işkence etmeye kaldığı yerden devam etti. O günlerde nöbete gidenler kurtuluyordu ama bazıları da nöbette 6 saat bekletiliyordu. Akşam 7-8 kişi sürekli koşuyor, sürünüyor ve yerde yatmak zorunda kalıyor; bazıları yüksek sesle şunu yapmayacağım bunu yapmayacağım diye bağırıyor, bazıları da içtima da bekletiliyordu.

Ben belimdeki rahatsızlıktan dolayı bu 2-3 günde çektiklerimizden sonra iyice güçten düşmüştüm. Gece 01.00-03.00 devriyesine çıktığımızda silahımı arkadaşıma verip baygın halde yere düştüm. Beni bölüğe arabayla götürmek durumunda kaldılar. O şekilde devriyeyi tamamlamadan bölükte sabaha kadar uyudum ve sabah hastaneye gittim. 3 günde toplam sekiz saat uyumaya dayanamamıştım.

Askeriyedeki ve diger her yerdeki toplu ceza sistemine lanet olsun. Suçlu suçsuz ayırmadan, 3-4 kişi yüzünden 30 kişiye eziyet edenlerden yaptıkları çıkar inşallah.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı