Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Başçavuşun Maaşı Benim Hakkımdı

Ben askerliğimi Ankara Sincan'da yazıcı olarak yaptım.

Aslında rahattım, nöbetim azdı ama ben bu yazıcılık işine anlam veremedim. Askerlikte benim yaptığım tüm işler benim yapmamam gereken işlerdi. Hele karargahda asker çalışması filan hepten yasaktı. Ama bir başçavuşumuz vardı, bilgisayardaki hazır yazıları yazmam için bana söylerdi ben de yazardım. Aslında şimdi anlıyorum o adamın işlerini ben yapıyordum. Onun maaşının hakkını ben veriyordum. O ise hiçbir şey yapmazdı. Yoo günahını almayayım, araba alır satardı. Yasak olmasına rağmen her gün cep telefonu ile saatlerce konuşur, İstanbul'dan hacizli araba alır, getirir satardı.

Nerdeyse her cuma izinliydi ama iki haftada bir bile olsa senede 25 gün yapar. Kafasına göre arada aldığı izinler de 20-25 gündü. 50 gün etti. Bir de yıllık izinleri var 45 gün, al sana 95 gün. Hafta sonları yılda 52 gün, oldu mu 147 gün. Bayram, resmi tatil filan 170 gün. Yılda 365 gün var! Arada nöbet tuttuğunda da ertesi gün misafirhanede yatardı. Yılda 200 günü bulmaz çalıştığı zamanlar. Var olduğunda da bana "şunu yaz" der, "bunu yaz" der. Ben de eski yazıların sadece tarihlerini değiştirir çıkarırım. Bazen de fotokopi çeker göndeririz. Bütün yaptığımız iş buydu.

Aslında onun maaşını ben hakederdim. Her gün elbisesini yıkatır, ütüler, hazırlar, botunu boyardım. Babamın bile ayakkabısını boyamamıştım. Aslında şimdi en çok bunlar ağrım gidiyor ben babama bile bu kadar hizmet etmemiştim. Ben askerlik değil hizmetçilik yaptım şimdi bu ağrıma gidior.

Yüzü hiç gülmezdi. Komutan da onun sözünden çıkmazdı, biz bütün tabur personelinin işlerini yapardık. Kantin faturalarını hazırlardım, tabii hepsi sahte fatura. Bazen ben bulurdum bazen de kendisi fatura ayarlardı kantinden alınan paralara. Ağzı çok bozuktu, bana da çok küfür ederdi. "Sin kaf"lı küfür ağzından düşmezdi. Daha rütbeli komutanlar da seslerini çıkarmadıklarından hep küfüre devam ederdi. Önce çok bozulurdum, sonra burdan rahat yer mi bulacağım diye sesimi çıkarmadım.

Şimdi düşünüyorum da ben 15 ay askerlikte 2000 TL para harcadım, geçimim için devlet bana ayda 15 tl sadaka verdi, adı maaş. Ben aylık 3000 tl maaş alan başçavuşun işini yaptım. Birgün olsun bana harçlığın var mı diye sormadı. Sivile döndüğümde ise işimi kaybetmiştim. Hakkkımı helal etmiyorum, ettiği küfürleri ona iade ediyorum.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı