Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Diğer Taraftan: Subayın Erden Çektiği

Ben de subayım. Yani şu bildiğiniz şerefsiz subaylardan. Ben de yaptığım şerefsizliklerden birini anlatayım dedim. Yer Merzifon.

Bölüğümde bulunan bir asker Ankara GATA'dan 20 gün istirahatle kıtasına taburcu olmuş. Doğruca birliğine gelmesi gerekirken memleketine gitmiş. İstirahatini 4-5 gün geçirdikten sonra bir akşamüstü annesi ile birlikte gelmiş. Kadın başladı "izin ver oğlumu götüreyim" diye yalvarmaya. Ben de kendisine bunun mümkün olmadığını, oğlunun zaten normalde suç işlediğini anlatmaya çalıştım. Bunun üzerine bana kışlada kendisine yer vermemi, kendisinin de orada kalmasını teklif etti. Ben bunun da mümkün olmadığını anlatarak kendisini memleketine geri dönmeye ikna ettim. Tam gitmeye razı olmuştu ki "teyze paran var mı?" diye sordum. Bir anda ağlamaya başladı. Bende cebimde bulunan paranın tamamını (sanırım o zaman için 300 TL civarıydı) oğluna vererek "al bu parayı, anneni yolcu et garajdan, sonra birliğine gel katıl" dedim. Gece birliğe katılışını nöbetçi subay vasıtası ile takip ettim.

Ertesi gün sabah içtimaya gelirken bölük astsubayını bölüğün önünde sinirli bir halde gördüm. O da beni görünce hemen yanıma geldi ve bana "gene kime iyilik yaptın komutanım?" dedi. Ben kendisine kimseye iyilik yapmadığımı söyledim.O da "mümkün değil, kesin gene birine iyilik yapmışsın" dedi. Ben de o an aklıma gelen akşamki olayı anlattım. Bana "tamam işte kesin o yapmıştır" dedi. Kendisine ne olduğunu sorduğumda başlangıçta anlatmak istemese de sonradan anlattı. Bir asker tuvaletin kapısına boylu boyunca "bölük komutanı o... çocuğu, onun anasını s...." diye kocaman yazmış. Ben o askerin yapması için hiç bir neden olmadığını söyledim. Ama o bana "göreceksiniz, kesin o yapmıştır" dedi.

Ben ayrıldıktan sonra bölük astsubayı güvendiği birkaç askerin arasına o askeri de alarak yazıhanede toplamış. Ortaya Milan silahının test cihazını getirtmiş. Hepsine hitaben "Sizlerden şüpheleniyorum. Bu makine yalan makinesi. Birazdan kimin yaptığı meydana çıkacak" dediğinde herkesin içinde bu asker suçunu itiraf etmiş.

Başçavuş öğlen içtiması öncesinde bana durumu anlattı. Ben hala inanamıyordum. İçtimada o askeri ön tarafa çıkardım. Kendisine bunu gerçekten yapıp yapmadığını sorduğumda bana gayet rahat "ben yaptım" dedi. Şaşırmıştım ve nedenini merak ediyordum. Çünkü kendisine bir zararım olmadığı gibi annesine elimden gelen yardımı yapmıştım. Kendisine "peki neden yaptın evladım, ne yaptım ben sana?" dediğimde, aradan geçen onca zamana rağmen unutamadığım şu sözleri söyledi: "Benim anam o.... anamı s.....ler, diye yazdım." Ne diyeceğimi bilemedim. Ve kendisine "ben sana ne diyeyim, zaten allah vermiş cezanı, geç arkadaşlarının arasına" diye kendisini bölüğün içine kattım.

Bu olay hiç yaşanmamış gibi davranmaya çalıştım, o terhis olana kadar. Çünkü ben sizin de bildiğiniz şerefsiz Türk subayıyım. Bizim onurumuz gururumuz olmaz ama askere gelen herkes şereflidir. Kimse çocuğum öldü diye yalan söyleyip izin istemez. Kimsenin abisi annemiz öldü diye yalan söyleyip kardeşine izin talep etmez bu ülkede. Hele hele nöbette hiçbir Türk askeri uyumaz. Nöbete giderken battaniye götürmeyi aklına bile getirmez. Bu dediklerimi yapmayan, edebiyle askerlik yapan ve bizi iyi insan bilenler de bizim gibi şerefsizlerdir sadece endişelenmeyin.


İsimsiz, bize ulaşan subay

Zİyaretçİ Sayısı