Ankara'da 291. kısa dönem jandarma er olarak vatani görevimi tamamladım.
Karargah bölüğünde yazıcı olarak bulunuyordum. Şube sorumlusu komutan nöbetçi olduğu gecelerde uzun ve kısa dönem er farkı gözetmeden kimseyi uyutmaz ve çalışmamızı isterdi. Sabaha karşı bizi sosyal tesislerden poğaça almak için yollardı. Fırıncı askerler garibim o kadar yorgun oluyorlardı ki uyandırmak için onlarca dakika durmadan kapıyı tekmelememiz gerekiyordu.
Levazım albay her hafta cuma günü akşam istihkaktan kendisine çuval içinde yeşillik, bakliyat vb. ayarlatıp ofisinin önüne yığdırırdı. Bir insan nasıl olurda onca askerin gözü önünde buna cesaret edebilir aklım hala almıyor. O kadar kanıksanıyor ki herşey insanlığını da unutuyorsun...
Tuvalete gidemeyecek kadar hasta olmuştum ve bir hafta boyunca yataktan kalkamadım. Arkadaşlarım sağolsun bana yiyecek getirip beni tuvalete götürüyorlardı. İki gün boyunca halüsinasyonlarla yaşadım. Ateşim arttığında bölük içtimasını aldığımı ve bir türlü tutturamadığımı görüyordum. Ne zaman ki tutturuyordum o zaman biraz uyuyabiliyordum ona da uyumak denirse. Ayakta bile duramadığım halde beni ne hastaneye sevk ettiler ne de bir serum bağladılar. Bende canınız cehenneme deyip herşeyi göze alarak yataktan kalkmadım.
Askere o kadar şevkle gitmiştim ki oysa... Asker selamı vermesini öğrenmiştim gitmeden, askerliğe saygım çok fazlaydı ve Kemalisttim. Bugün ise orduya zerre kadar saygım yok ve Kemalist değilim.
İsimsiz, bize ulaşan eski asker