Askerliğimi 319. kısa dönem olarak Maraş'ta yaptım.
Yazıhanede görevli idim. Bir gün saat gece 12'ye doğru yazıhaneye çağrıldım. Tugay komutanının karısı bir kitap istemiş. Kitabı Maraş'ta aramış bulmamışlar. Adana'da bir kütüphanede olduğunu öğrenmişler. Tugay komutanın emir eri (astsubay) ve başka bir asker komutanın ikinci arabasıyla Adana'ya gidip kitabı almışlar. O gece kitabın sayfalarını ayırıp fotokopisini çekerek ciltlettirmeleri gerekiyormuş. Bizim yazıhanedeki fotokopi makinası tugaydaki en kaliteli makina olduğundan bizim orada yaptırmaya gelmişler. Başladık çekmeye fakat baktık kalite yeterli degil matbaada yapmaya karar verdiler. Tugaydan ihale alan bir matbaaya gittiler. Sonrasını bilmiyorum. Zafer kazanmışlardır herhalde.
Aynı yerde ikinci anım: Tugayın ihale dosyalarını biz tutuyorduk. Denetleme zamanı bizim evrakları da denetlemeye iki albay geldi. Bütün ihalelerden sorumlu komutanlar ve biz, albayları memnun edebilmek için büyük heyecan içindeyiz. Albaylar orduevine yerleştiler. Bir tanesi disiplinli, iyi bir adamdı. Diğeri biraz ilginçti. Odasında internet ve bilgisayar yokmuş. Bize bilgisayar ve internet bulmamızı söyledi. Bizim yazıhanede bir iyi, bir de kötü iki bilgisayar var. İyi olanda ihale işlerini yapıp kayıtları tutuyoruz. Bizim komutan mecburen iyi olanı toplatıp albayın odasına kurdurdu. Acilen internet hattı da çektik. Bir de MSN ve Java kurun, akşam chat yapıcam, bir de Mynet'te oyun oynarım, dedi. Onları da yaptık. Bu arada bizim devam eden ihale işleri vardı. Onları da kötü bilgisayarda yapmaya çalıştık. Albaylar kral gibiydiler. Günde en fazla 5 saat çalıştılar. 10'da kalkıp kahvaltı yapıyorlardı. Gazete falan okuduktan sonra 11 gibi evrakları incelemeye başlıyorlardı. 12.30'da önce spor salonu, sonra yemek, sonra 2 saat daha evrak, mesai bitti.
Askerlik anlatılmaz yaşanır, öyle ilginç bir yer...
İsimsiz, bize ulaşan eski asker