Ben askerliğimi 2009 Ağustos-2010 Ocak arasında Foça’da denizci olarak yaptım.
Deniz Kuvvetleri komutanımız gelecekti hastane açmak için. Ancak gelmeden önce biz de tatbikat niyetine önemli bir yeri koruyacağız. Komutanımız "önce 12 saat ayakta silahlı olacaksınız" dedi. Ben uygun bir dille “komutanım 12 saat fazla değil mi” dedim. O zaman bir konuşalım, dedi. Bir saat sonra bizi topladı. Sanırım 12 saat ayakta nöbet tutmanın çok zor olacağını, 1 saat sonra anlamışlardı! “Biz düşündük ve sizin için 12 saat fazla. 6 saat 4’er grup olarak vardiyalı bir şekilde nöbet tutacaksınız” dedi ve sabah 6’da bizim nöbet başladı.
Nöbet 12’de bitiyor ve akşam 6’dan gece 12’ye kadar devam ediyordu. Tabii ayakların ve omuzların tutmamaya başlıyor. Resmi olarak günde 8 saati geçmemeleri lazım, ama orası halkın en güvendiği kurum! Orada haksızlık olmaz ya... Neyse, tam bu şekilde 2,5 gün geçti. Ve inanın, artık gece gündüzü seçemiyorsun. Bir de değişimlerde hep sorun oluyordu, o 6 saat 7’ye yükseliyordu. Nihayet deniz kuvvetleri komutanımız açılışı yapıp gitmişti ve bizim de kutsal nöbetimiz bitmişti. 2,5 günde yaklaşık 28 saat nöbet tuttum, ayakta ve tüfekli. Bir de çok işlek bir bina gözünü kırpmıyorsun.
Ve tabura dönüyoruz. Yolda bölük çavuşu gördü beni: “Akşam kesin yanıma gel. Tabur komutanı sana bir hediye bıraktı. Ona kesin ver, dedi” dedi. Kesin gel, dedi. Ben de, demek önemli bir şey, tamam dedim. Akşam içtimadan sonra çavuşun yanına gittim. O da gülerek bana kantinde fiyatı 25 kuruş olan Eti'nin, şimdi adını hatırlamıyorum, küçük bir çikolatasını verdi. İnanın alırken utandım! Şok oldum yani. Biz nöbeti görev olduğu için vatan olduğu için tuttuk, ama maden böyle bir şey düşünülüyor, adam gibi yapılsın yani. Ondan hediye olamayacağını sanırım ilkokul 2.-3. sınıf öğrencisi bile düşünür.
Maalesef askerlik vatandan nefret ettirmek için elinden geleni yapıyor. Ve o günden sonra inanın ağzıma çikolata alamıyorum...
İsimsiz, bize ulaşan eski asker