1998 yılında İzmit'te kısa dönem askerlik yaptım.
Bizim bölükten bir grup asker nöbete giderlerken bir onbaşı Gaziantepli bir çocuğun anasına, avradına, bacısına küfretmiş.O da silah doğrultup tetiğe basmış. Tüfek ateş almayınca diğer arkadaşlar üzerine atlayıp elinden almışlar.
Çocuğu karargah bölüğünde yanında iki askerle yüzbaşıyı beklerken gördüm. ”Niye yaptın, değer miydi?” dedim. Bana “ben anama bacıma küfrettirmem” dedi. Ben de “şimdi daha çok küfür yiyeceksin” dedim. Biraz sonra yüzbaşı geldi. Camekanlı bir odaya girdiler. Gizlenip izledim.
Yüzbaşı ana avrat küfürler ederek askeri dövmeye başladı. Kafasını duvarlara çarpıyordu. Çocuğun ağzı yüzü kan içinde kaldı. Yüzbaşı ömrümde duymadığım küfürler ediyordu. “Baban ananı gö...den s...miş, sen çıkmışın” gibi yakası açılmadık küfürler etti. Ana avrat dümdüz gitti.
Ertesi gün içtimaya o çocuk da geldi. Komutan hepimize nasihat etti: “N’olmuş lan anana küfür edince, anan si..miş mi oldu? Ne var bunda, komutan her gün bizim anamıza sövüyor, anamıza bir şey mi oluyor?” dedi.
Olay kapatıldı. Aslında adam öldürmeye teşebbüs vardı ama kendi terfilerini yakmamak için kapattılar. Kapatılmasına sevindim. O çocuk bu hale zorla getirilmişti. Ceza almasına üzülürdüm. Ordudaki küfür boyutuna dikkat çekmek istedim.
Bir de kısa dönem bir arkadaşımın anlattığı bir olayı anlatacağım. Arkadaşım bir gün koğuşa girmiş, üç beş asker gülüşüyor. Bakmış ki yeni gelen bir acemi askeri üst tertipleri yakalamış, biri aletini açmış çocuğun ağzına doğru tutuyor. Arkadaşım hemen müdahale edip kurtarmış çocuğu.
Bu olaylar, lafa gelince peygamber ocağı denen ordu içindeki ahlaki boyutu, askeriyle subayıyla gözler önüne sermekte. Keşke askere giden gençlerimiz orada iyi bir eğitim alsa, iyi ahlaklı, erdemli olmayı öğrense. Oraya giden keşke girdiği halinden daha iyi durumda çıksa.
İsimsiz, bize ulaşan eski asker