Tunceli'nin Pertek ilçesinde bir dağ karakolunda askerliğimi jandarma olarak yaptım. Askerlik sürem boyunca bize sürekli ağır iş yaptırdılar. Anlamadığım bunu "vatani görev", "peygamber ocağı" gibi kalıplara sokup makul bir şey gibi göstermeleri.
1-Duvar İnşaatı: Karakolu çevreleyen taş duvarlarda kullanacağımız kayaları bir köyden traktörlere yüklerdik (önceki gece nöbetten çıkmışız; uykusuz ve hiç dinlenmemişiz; ayrıca ağustos sıcağı altındayız). Yükleme işlemi akşama kadar sürerdi. Sonra aynı gece tekrar nöbete çıkardık. Sonraki günlerde belli gruplar halinde duvar inşaatında çalışırdık. Sürekli koca koca taşları taşı, harç yap, el arabası ile harcı oradan oraya götür, getir... Duvar bitince karakol komutanı takdir aldı; böylelikle şark görevini daha kısa sürede bitirdi.
2- Denetlemeler (ya da denetleme ihtimalleri): Denetlemenin ihtimali bile kötüdür. Nöbetten çıkar ve gün boyunca mıntıka temizliği yaparsınız. Kesinlikle dinlenme yok. Karakol komutanı kışın alta giyilen içliğin bile çıkartılması emrini verir. Arazideki taşı toprağı bile abartısız süpürürsünüz. Paspas, kazma, kürek, süpürge elinizden düşmez. O kadar yorulursunuz ki... Sonra bir bakarsınız onca eziyet boşa... Gelen giden yok! Sadece ihtimal var; denetlenme ihtimali!
3-Bulaşık: Yaklaşık 40 kişilik bulaşık... 2 günde bir yıka!
4-İçtima: Neredeyse hergün alınan, eziyet ve işkence dolu içtima saatleri. Gece nöbetinden çık, istirahat halindeyken apar topar yataktan kalk, mıntıka yap, sonra içtimaya çık, keyif için yerlerde sürün, spor yap, size sorulan birsürü gereksiz-saçma soruları ezberle, cevap ver... Sanki kara harp okulu! Bu arada haftasonu Batı'daki asker çarşıda gezerken sen içtimadasın. Böylelikle araziye toplu halde görüntü veriliyor.
Ve daha türlü eziyetler... Ben kurtuldum, ama Allah oradakilere yardım etsin.
İsimsiz, bize ulaşan eski asker