Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Bir Santimin Hikayesi

Ben askerliğimi 1994 Ağustos-1996 Şubat tarihleri arasında İstanbul Halkalı'da Yarımburgaz Kışlası'nda yaptım.

Askerde çavuştum ve birliğin bütün dış işlerine ben gidiyordum. O nedenle dışarıya fotoğraf işlerini yaptırmak için düzenli çıkardım. Terhis olmama sadece 2 ay kala askerdeki ilk ve tek tokadı yedim, saçma bir nedenden dolayı.

Bölük Astsubayı D. K. adında biriydi ve haftasonu çarşı iznine çıkacağımız sırada kendisinin sivil saatlerde giydiği botunu getirdi. Askerlere karsi çok ukala ve kendini beğenmiş tavırlar takındığından askerler ondan çekinirdi. Kendi botunu dışarıda tamir ettirecek bir tane gönüllü asker bulamadı. Herkes kendi kafasına göre saçma da olsa bir sebep uydurdu ki o adam başa bela olmasın. En sona kalan benim "yok" deme hakkım bile olmadı. Botları bana teslim etti ve yapılacak işlemi tarif etti. İstediği şey botların yüksek olmasından dolayı dört santim kestirilmesi. Ben pazar günü İstanbul'da açık bir ayakkabı tamircisi bulana kadar saat 13 oldu. Sonunda bulduğum ayakkabıcı, astsubayın emrettiği sekilde dört cm. kesilecek diyerek üstüne basarak belirttiğim halde botları beş cm. kesmiş.

O andan itibaren benim kafamda şimşekler çaktı; ama iş işten geçmişti artık. Bölüğe döndüğümde akşam botları teslim ettim. Botların istediği gibi olmadığını fark ettiği anda artık ok yaydan çıkmıştı. Beni odasına çağırdı. Askerlikte hiç unutamayacağım bir tokadı askerliğimle alakası olmayan bir sebepten dolayı yemiş olmak cok zoruma gitti. Sonradan, botun aynısını bulup kendi paramla almamı istediği için Bakırköy'deki bütün ayakkabıcılarda o botu aradım. Botları aldığı mağazayı bile buldum; ama seri sonu botlar olduğundan ellerinde kalmamıştı.

Bu nedenle son iki ayımda maalesef bana çok sıkıntı verdi. Bir gece beni tek başıma kışın soğuğunda siper kazmaya gönderdi. Çarşıya çıkışlarıma engel koydu. Hatta beni terhisimi yakmakla tehdit etti. Eve gidemeyeceğimden bahsetti. Terhisimi normal zamanında aldım; ama alana kadar da psikolojik olarak beni çok zorladı.

Sebep neydi ki? Askerlik miydi yoksa modern kölelik mi?

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı