70/2 tertip olarak Kıbrıs, Lefkoşe/Paşaköy'de tankçı olarak askerliğimi yaptım.
Bakım takımında olduğum için genelde kademede nöbet tutuyordum. Bir gün, hiç unutmam pazar günüydü, ben gene nöbetteydim. Haftasonu olduğu için spor kıyafet giymiş olan binbaşı(tabur komutanıydı zannedersem) elinde demir saçma atan havalı tüfeği ve yanında da bir süs köpeği ile geziyordu. Kademeye gelince bana "kıpırdama" dedi ve elindeki tüfeği bana doğrulttu. O ana kadar o tüfeğin ne tür bir silah olduğunu dahi bilmiyordum. Açıkçası beklemediğim bir durumdu, ilk anda korkmadım desem yalan olur. Nişan aldıktan sonra sıktı. Tabi ben erkeklikten ödün vermedim ve ne olacaksa olsun o benim komutanım deyip hiç kıpırdamadım. Kütüklüğümü kapatan çıtçıtı vurmuştu. Kütüklük açıldı, bir daha da (içine çöktüğü için) kapatamadım.
Atışa meraklı ve keskin nişancı biri olduğu belliydi; fakat saçma vücuduma gelebilir, beni yaralayabilirdi. Daha sonra bana tekrar yaklaştı ve silahı benim omzuma koyarak gene "kıpırdama" dedi.
Acaba ne yapıyor, diye merakla beklerken baktım bir yere nişan alıyor. Yani destekli atış yapabilmek için benden destek alıyordu. Bir kumru yere düştü. Doğrusu çok içim acıdı. Keşke bana değseydi de onu öldürmeseydi diye içimden geçti. Merakla komutana: "komutanım bu kuşları ne için vuruyorsunuz?" dedim. O da bana bunları köpeğine yedirdiğini söyledi. Daha da üzülmüştüm, fakat belli etmedim. O da vurmaya devam etti. Öyle ki kuşlar çatı arasından kafasını çıkarsın hemen kafasından vuruyordu. Artık yorumu size bırakıyorum.
İsimsiz, bize ulaşan eski asker