Ben Silahlı Kuvvetler'de görev yapmış emekli astsubayım. Buradan sizin aracılığınızla pekçok kesimin dikkatinden kaçan ama çok önemli bir husus olan Silahlı Kuvvetler'de israf konusunu yazacağım.
TSK kendisi ile ne kadar övünürse övünsün, gelişmiş silah ve teknolojik sistemleri ile çağ atladığını zannetsin ama nafile. Çünkü en basitinden askerin yemek işini bile daha halledememiş.
Örneğin bölük 100 kişi ise yarısı kantine koşuyor. Sivil piyasadan alınan tostlar, ne olduğu belli olmayan hamburgerler, simitler, poğaçalar devreye giriyor. Askerlerin diğer yarısı ise parasızlıktan yemekhaneye gidiyor ve kendi istihkakının yarısını yiyor. Gelen yemeğin yarısından fazlası çöpe dökülüyor. Yemek saatinden sonra yemekhaneye girin, aman Allahım, her taraf ekmek artığı... Ucundan koparılmış ve atılmış. Hesap soran yok, çünkü fırın 24 saat çalışıyor. Çöpe gidenin yerine sıcak ve tazesi geliyor.
Ekmek israfını hesaplayalım TSK'de: 1000 bölük olduğunu farz edelim. Her bölükte bir öğünde 1 kg. ekmek çöpe gittiğini kabul etsek, sadece bir öğünde çöpe giden ekmek miktarı 1 ton eder. Bunu gün olarak hesaplayın, 3 ton eder; ay olarak hesaplayın, 90 ton ekmek; yıl olarak 1080 ton çöpe giden ekmek yapar. Ben en basit ve en az hesabı yaptım. Bırakın bir bölükte 1 kg ekmeği, gelen ekmeğin neredeyse üçte biri çöpe gidiyor. Özellikle hafta sonları bölüğün yarısından fazlası çarşı izninde olduğu için karnını dışarıda doyurur. Çıkan bütün yemek ve ekmekler çöpe.
Gerçi TSK'de çarşı iznine çıkanların yemek istihakının hafta sonları çıkmaması için bir tedbir var ama uyan ve uygulayan yok veya az miktarda. Çünkü kimseye hesap sorulmuyor, kimsenin cebinden çıkmıyor, arkası sürekli geliyor: Bir öğün aksama yok. Değirmenin suyu bu milletten geliyor. Çöpten ekmek toplayan bu milletin paraları aynen çöpe gidiyor. Dökülen yemekler civarda bulunan hayvan besicilerine veriliyor.
Bir anımı paylaşayım: Bir gün yemekhane sorumlum koşa koşa yanıma gelerek "komutanım, alay komutanım sizi yemekhanede bekliyor" dedi. Yemekhaneye gittim. Alay komutanı yemekhane dolabının önünde duruyor. İçinde bir teneke açılmamış helva bulmuş ortalığı yıkıyor. "Sana yüce Türk milleti tarafından verilen rütbeleri tutup sökmek lazım" diye bağırıyor. O gittikten sonra yemekhane sorumlusuna sordum, "oğlum bu nedir" dedim. O da: "Komutanım helva öğle yemeğinde verildi. Hem fazla idi hem arkadaşların çok azı yemeğe gelmişti. Bu sebeple helva arttı. Ben de çöpe atmaya kıyamadım." dedi. Şimdi ben buradan soruyorum: Acaba benim rütbem mi sökülmeli yoksa bu sistemin mi? Bunu vicdanlarınıza bırakıyorum.
Bugün o helvanın yüz gramını alıp da çoluğuna çocuğuna götüremeyen milyonlarca kişi var ülkemizde. Sen kalk da 17 kg ağzı açılmamış bir teneke tahin helvasını çöpe at. Çünkü mutfaktan çıkanın geriye dönüşü yok. Ya yenilecek ya çöpe dökülecek. Övündükleri zaman mangalda kül bırakmayan, mazisi insanlık tarihi ile başladı denilen TSK'nin değerli paşaları daha bu meseleyi çözememişler. Asker karnı aç geziyor, uyanın.
İsimsiz, bize ulaşan emekli astsubay