Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Tugay Komutanıyla Maç

İzmir, 8-10 sene önce.

Tugay komutanı ile her hafta zorunlu halı saha maçı yapardık. Haftada iki gün nöbet, bir gün tugay komutanı ile maç, iki gün de gece eğitimi, canımız çıkardı. Tugay komutanı hiç koşmazdı, ileride Tanju gibi beleş beklerdi. Kendisine devamlı göllük pas veren bir astsubay vardı. Maçta takımı geride olduğu zaman direkten dönen topu gol olarak yazdırdığını bilirim, iç direkten döndü derdi.

Komutan zevk alsın diye maçı çekişmeliymiş gibi yapardık. Biz farkı açınca gol yemeye başlardık, onlar öne geçince biraz bastırır beraberliği yakalardık. Ama sonuç olarak 1-2 farkla yenilir, komutanın heyecan duymasını sağlardık. Bu maçlarda gülmemek için kendimi çok zor tutardım. Mesela komutan hangi takımı tutuyosun diye sorarsa, hepimizin vereceği cevap belliydi.

Bir keresinde komutanın devreleri geldi; inanmazsınız 3 saat boyunca maç yaptık, bir de üzerine fırça yedim: niye koşmuyormuşum, neden pas vermemişim diye. Komutanın devrelerinden birine bacak arası yapıp çalım attım ama kazara oldu. Herkes şok oldu. Maçtan sonra bayağı tedirgin oldum ama bir şey olmadı.

Benden daha büyük aptallıklar yapanlar da oldu. Acemi bir astsubay arkadaşımız tugay komutanına çift daldı ve yere düşürdü. Sonra ne mi oldu? Maçlardan aforoz edildi.

Bazı rütbeli subaylarımız maçlardan kaçmak için, akşam eve misafir gelecek diyerek komutandan izin isterlerdi. Tugay komutanı da bunun doğru olup olmadığını kontrol ettirirdi. Zeki adamdı yani, kül yutmazdı.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı