239. kısa dönem olarak Trakya'da 1996 yılında askerlik yaptım.
Askerlerin yüzde doksanı Doğu ve Güneydoğulu'ydu. Subay, astsubay ve uzman çavuşların bu askerlere sırf etnik kökenlerinden dolayı nasıl kötü davrandıklarına ve nasıl zulmettiklerine bizzat şahit oldum. Bu askerler sanki bu ülke vatandaşı değil de bir savaşta ele geçirilmiş savaş tutsaklarıydı...
Etnik kökenlerinden dolayı kötü muameleye uğradıklarının farkına varan askerler ne kadar saf ve temiz olurlarsa olsun birer devlet düşmanına dönüşüyorlardı. Terörün en ateşli olduğu bu hassas dönemde Doğulu askerler adeta bölücü terör örgütü sempatizanı olmaya teşvik ediliyordu. Halbuki o çocuklar oraya vatani görevlerini yapmaya gelmişlerdi.
İşte kendi ülkesinin insanlarını hor gören, aşağılayan, hatta düşman gibi gören hoşgörüsüz, acımasız, önyargılı subay, assubay ve uzmanların yüzünden bu ülkenin sosyal dokusu böyle tahrip ediliyor. Tabii çok iyi subay, astsubay ve uzmanlar da vardı; ama maalesef bunların pek sesi çıkmıyordu, adeta sindirilmişlerdi. Doğulu olmayan askerler olarak biz de bu duruma isyan ediyorduk, Doğulular'ın ruh halini de varın siz düşünün.
İsimsiz, bize ulaşan eski asker