Ben 1982 yılının Kasım ayında askerliğime başladım. Acemi birliğim Aydın 112. Jandarma Er Eğitim Tugayı'ydı. 3 ay gibi bir acemi askerlik dönemi burada geçecekti. Takım çavuşları ilk günden sıra dayağı atmaya başladılar. Kasatura ile ellere insafsızca vuruyorlardı. Sebep sudan bahaneler. Yanınızda Türkçe bilmeyen, okuma yazma bilmeyen Anadolu çocukları. Bir soruya cevap veremeyince bilene bilmeyene kasatura, sopa, ne varsa... Küfürün bini bir para.
Bunları geçelim, bunlar askerlikte olan şeylerdi o zamanlarda. Ama şimdi anlatacağıma insanlar inanamıyor; ama maalesef gerçek.
Öğle karavanasını yedik, eğitim alanında eğitime devam ederken dikkat düdüğü çaldı. Bölük komutanımız bütün bölüğün karşısında toplanmamızı istedi. Yanında dayaktan morarmış
usta bir asker vardı. Bu asker 3 veya 4 gün önce hava değişiminden gelmişti. Bir akşam evvel
bölük komutanımıza çıkıp anne ve babasının trafik kazası geçirdiğini ve kan lazım olduğunu söylemiş, izin istemiş. "Sabah bakarız" demiş komutanımız da. Adana'daki bütün hastaneleri arayıp sormuş ve hikayenin yalan olduğunu öğrenince de akıl almaz cezayı 200 kişilik bölüğün önünde uyguladı.
Astsubaya dönüp, "git bir yerden bok getir" dedi. Astsubayımız duraksadı. "Ne bakıyorsun, bok getir" demesi üzerine astsubay da yanına iki acemi asker alarak tuvalete doğru yollandı. 10 dakika sonra astsubay ve iki asker kocaman bir karton parçasının üstünde bir öbek bokla geldiler. Yere koydular. Yüzbaşımız bağırıyor: "Bu şerefsiz, anası genelevde s.işen o. çocuğuna sıçtığı boku yedireceğim. Ye ulan o. çocuğu!" Askeri kafasına vurarak yere yatırdı. Yememeye direnen asker tekme ve sopa ile kendinden geçer vaziyette bu boku yemeye başladı. Yüzbaşı kartonun üzerini pırıl pırıl yaptırdı. Ardından falaka faslı başladı, devamında ise hapis. Komutan canı sıkıldıkça bu askeri döverdi.
Bizim, yani 200 askerin hali içler acısıydı. Günlerce yemek yiyemedik. Eğitim aralarında çay içmek zevkini bile unutturdu bu olay. İğrenç; ama ne yazık ki gerçek.
Erhan Sayar, bize ulaşan eski asker