Bu anılarımın kesinlikle tüm TSK’ya maledilmesini istemeden yaşadıklarımdan birkaç anekdot aktarmak istiyorum. 1990 yılında Kars’ta askerdim.
Alay karargahta görevliydim. Bölük komutanım sadist ve dengesiz biriydi. Bekar olduğu için herhalde, nöbetçi olmadığı günlerde de kendi odasında yatardı. Sıkıldıkça biz askerlerle uğraşırdı.
Bir akşam mesai bittikten sonra beni, diğer yazıcı arkadaşları ve postası olan arkadaşımızı odasına istedi. Biz yazıcılar olarak dört kişi odada esas duruşta beklerken, postası olan arkadaşı yanına çağırdı. Makam koltuğunda üstünde eşofman, arkasına yaslanmış bacaklarını aralamış oldukça rahat bir şekilde oturuyordu. Hemen yanıbaşında esas duruşta bekleyen arkadaşımıza cinsel organını işaret ederek dokunmasını söyledi. Posta asker şaşırarak kemküm etti. Komutan küfür edip “tut ulan diyorum sana…” diyerek azarladı. Asker arkadaş “ama komutanım” diyerek bir itiraz cümlesi kurdu. Komutan, “emrediyorum lann” diye küfürle devam edince arkadaş çok yavaş hareketlerle esas duruşunu bozmadan elini komutanın eşofmanlı cinsel bölgesine doğru uzattı.O esnada komutan eline vurarak “çek lan elini p...evenk; utanmıyor musun komutanının s..ini ellemeye” diye kahkaha attı.
Devamında aynı askere orta büyüklükte, yani 50 ya da 60 cm uzunluğunda bir floresan lamba getirtip bir ucunu ağzına alarak, elleriyle desteklemeden esas duruşta beklemesini emretti. Asker floresanı bir ucundan ısırır gibi ağzıyla kavradı. Ama tutması zor oluyordu. Floresanın 3 ya da 5 cm’ini ısırabiliyor, kalan kısmı uzun olduğundan tartamıyordu. Komutan, eğer düşürürse ya da ucu yere değerse floresanı g..üne sokacağını söylüyordu. Bizse esas duruşta kapı önünde olan biteni izledik.
Anlatacak çok konu ve bunlara şahit onlarca arkadaşım var. Ama ben şu olayı hiç unutmuyorum: bize neden kızmıştı hatırlayamıyorum, fakat tüm bölüğü yani 50-60 kadar askeri alay binasının yanındaki boşlukta içtimaya dizdi. Sonrasında hepimizi dizlerimiz ve ellerimiz yerde olmak üzere inek pozisyonuna getirdi. Bu şekilde ilerleyip, sonra onun komutuyla durup pozisyonumuzu bozmadan başlarımızı gökyüzüne kaldırmak suretiyle “mööööö” diye inek sesi çıkartmamızı emretti ve bunu defalarca tekrarlattı.
Bunlara benzer anlatacak çok hikayem var. Bölüğümdeki asker arkadaşlarım bu hikayeleri okurlarsa kimden ve hangi kışladan bahsettiğimi çok iyi bilirler. İşte bu malum kıdemli üsteğmenim şimdi tuğgeneral olmuş...
İsimsiz, bize ulaşan eski asker