Askerliğimi 2000 yılında Gaziantep'te 5. Zırhlı Tugay'da yaptım.
O vakitler 28 Şubat'ın artçı sarsıntılarının devam ettiği vakitlerdi. Tugay komutanı olacak adamın bütün tugayı bir araya toplayıp "bundan sonra ülkeyi biz yöneteceğiz; kaymakamları, hakim-savcıları biz eğitip göndereceğiz" diye hava attığı zamanlardı. Tugay kurmay binbaşısının tugayda nöbetçi olduğu zamanlarda, tugaya karı getirip alem yaptığı zamanlardı.
Kısa dönem öğretmenlerin tabur komutanların çocuklarına ders verip tugay komutanından takdirname ve plaket aldıklarını gördüm. Tugay komutanının karısına rüşvet olarak verilmiş son model Megane marka otomobile bir askerin şoför olarak görevlendirildiğini ve bir başka askerin koruma olarak verildiğini gördüm. Tugay aile kantininde dönen dolapları, tugaydaki askerlere hizmet veren kantinde dönen dolapları gördüm. Levazımda bir arkadaşımızın bu dolaplara tahammül edemediği için ve sırf "olmaz böyle şey" dediği için disiplin cezası yediğini gördüm.
Bölük komutanının üstünde namaz kılınıyordur diye bir tahta parçasını bütün bölüğün önünde parçalatıp yaktığını gördüm. Gördüm de gördüm işte...
Bu sistemle asla adam olmayız. Askerlerin insan olma hakkı yok iken, askeriyeyi siviller denetleyemezken askeriye asla adam olmaz.
İsimsiz, bize ulaşan eski asker