Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

Askerde Neler Öğrendim?

Askerliği rahat bitirebilmek için hep birileriyle arayı iyi tutmak gerekiyor. Az nöbete gidip çok çarşıya çıkmak için bölük yazıcısıyla; çay içebilmek için çaycıyla (ki çaycı kendi arkadaşına çay doldururken, "çay var mı?" diye soran başka birine rahatlıkla çay kalmadı diyebilen bir bünyedir); istihkakın biraz fazlasını yiyebilmek için yemekhanecilerle; sabah biraz fazla uyuyabilmek için koğuşçuyla; içki reyonunu kullanabilmek için kantin sorumlularıyla; yırtılan botun veya eskiyen kamuflajın yerine biraz daha iyi durumdakini alabilmek için depocuyla; telefonu kullanarak eş dostla görüşebilmek için santralcilerle; dışarıdan yemek söyleyebilmek için nizamiye nöbetçi subayı/astsubayı ile; çarşı dönüşü telefon, müzik çalar, cd, flash disk ve bilimum yasak maddeleri sokabilmek için nizamiye görevlileriyle; sık sık evci iznine çıkabilmek için sırasıyla bölük yazıcısı, bölük astsubayı ve bölük komutanıyla; orduevi varsa ve yemek söylemek icap ederse buradan bir kaç kişiyle... velhasıl uzar gider bu.

Terhis olurken bile bunların birçoğuyla iyi olmak gerekiyor, zira ilişik kesme kağıdını götürdüğünde anandan emdiğin sütü burnundan getirebilirler.

Sonra bana soruyorlar, "askerde ne öğrendin" diye. Yalakalığı, nabza göre şerbet vermeyi, yalan söylemeyi, en önemlisi beş para etmez adamları sırf rütbesi var diye adam yerine koymayı...

İlker Şamcı, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı